هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
2870 حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ ، أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ ، حَدَّثَنِي عَمْرُو بْنُ دِينَارٍ ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ ، قَالَ : أُتِيَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِرَجُلٍ وَقَصَتْهُ رَاحِلَتُهُ ، فَمَاتَ وَهُوَ مُحْرِمٌ ، فَقَالَ : كَفِّنُوهُ فِي ثَوْبَيْهِ ، وَاغْسِلُوهُ بِمَاءٍ وَسِدْرٍ ، وَلَا تُخَمِّرُوا رَأْسَهُ ، فَإِنَّ اللَّهَ يَبْعَثُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يُلَبِّي ، قَالَ أَبُو دَاوُدَ : سَمِعْت أَحْمَدَ بْنَ حَنْبَلٍ ، يَقُولُ فِي هَذَا الْحَدِيثِ : خَمْسُ سُنَنٍ ، كَفِّنُوهُ فِي ثَوْبَيْهِ : أَيْ يُكَفَّنُ الْمَيِّتُ فِي ثَوْبَيْنِ ، وَاغْسِلُوهُ بِمَاءٍ وَسِدْرٍ : أَيْ إِنَّ فِي الْغَسْلَاتِ كُلِّهَا سِدْرًا ، وَلَا تُخَمِّرُوا رَأْسَهُ وَلَا تُقَرِّبُوهُ طِيبًا ، وَكَانَ الْكَفَنُ مِنْ جَمِيعِ الْمَالِ ، حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ ، وَمُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ ، الْمَعْنَى قَالَا : حَدَّثَنَا حَمَّادٌ ، عَنْ عَمْرٍو ، وَأَيُّوبَ ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ ، نَحْوَهُ قَالَ : وَكَفِّنُوهُ فِي ثَوْبَيْنِ ، قَالَ أَبُو دَاوُدَ : قَالَ سُلَيْمَانُ : قَالَ أَيُّوبُ : ثَوْبَيْهِ ، وَقَالَ عَمْرٌ : و ثَوْبَيْنِ ، وَقَالَ ابْنُ عُبَيْدٍ : قَالَ أَيُّوبُ : فِي ثَوْبَيْنِ ، وَقَالَ عَمْرٌو : فِي ثَوْبَيْهِ ، زَادَ سُلَيْمَانُ : وَحْدَهُ وَلَا تُحَنِّطُوهُ ، حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ ، حَدَّثَنَا حَمَّادٌ ، عَنْ أَيُّوبَ ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ ، بِمَعْنَى سُلَيْمَانَ فِي ثَوْبَيْنِ
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
2870 حدثنا محمد بن كثير ، أخبرنا سفيان ، حدثني عمرو بن دينار ، عن سعيد بن جبير ، عن ابن عباس ، قال : أتي النبي صلى الله عليه وسلم برجل وقصته راحلته ، فمات وهو محرم ، فقال : كفنوه في ثوبيه ، واغسلوه بماء وسدر ، ولا تخمروا رأسه ، فإن الله يبعثه يوم القيامة يلبي ، قال أبو داود : سمعت أحمد بن حنبل ، يقول في هذا الحديث : خمس سنن ، كفنوه في ثوبيه : أي يكفن الميت في ثوبين ، واغسلوه بماء وسدر : أي إن في الغسلات كلها سدرا ، ولا تخمروا رأسه ولا تقربوه طيبا ، وكان الكفن من جميع المال ، حدثنا سليمان بن حرب ، ومحمد بن عبيد ، المعنى قالا : حدثنا حماد ، عن عمرو ، وأيوب ، عن سعيد بن جبير ، عن ابن عباس ، نحوه قال : وكفنوه في ثوبين ، قال أبو داود : قال سليمان : قال أيوب : ثوبيه ، وقال عمر : و ثوبين ، وقال ابن عبيد : قال أيوب : في ثوبين ، وقال عمرو : في ثوبيه ، زاد سليمان : وحده ولا تحنطوه ، حدثنا مسدد ، حدثنا حماد ، عن أيوب ، عن سعيد بن جبير ، عن ابن عباس ، بمعنى سليمان في ثوبين
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير، 

A similar tradition has also been narrated by Ibn 'Abbas through a different chain of transmitters to the effect as narrated by Sulaiman saying: in two garments.

(3238) İbn Abbas'dan; dedi ki: Peygamber (s.a)'e, hayvanının yere çarpmasıyla
ihramlı iken boynu kırılıp ölen bir adam getirdiler. Bunun üzerine (Rasûlullah) şöyle
buyurdu:

"Onu (omuzunda ve eteğinde bulunan) iki elbisesi içerisinde kefenleyiniz, su ve sidrle
yıkayınız. (Sakın) başını örtmeyiniz. Çünkü Allah, kıyamet gününde onıHebbeyk
duası okuduğu halde diriltecektir."

Ebû Dâvûd dedi ki: Ben Ahmed b. HanbeVi (şöyle) derken işittim: "Bu hadiste beş
sünnet vardır: (Birincisi): "Onu iki elbisesi içerisinde kefenleyiniz. " Yani ölünün iki
elbisesi içerisinde iken kefenlenmesi. (İkincisi): "Onu su ve sidrle yıkayınız-" Yani
(suyla) her yıkayışta mutlaka sidrle (deyıkanması). (Üçüncüsü): "Başını örtmeyiniz".
(Dördüncüsü): "Ona koku yaklaştırmayınız. " (Beşincisi de): Kefenin (ölünün geride

f6691

bıraktığı) malların tümünden (yapılacak harcamayla temin edilir) olmasıdır. "



Açıklama



İhramlı iken vefat eden bir kimse, beline sardığı izar denilen eteklikle omuzuna aldığı
rida denilen peştemali içerisinde kabre konur. Kefen için bu iki elbise yeterlidir, başka
bir kefene ihtiyaç yoktur. Çünkü esasen ihram hali ölmekle sona ermediğinden,
ihramlı olarak ölen bir kimsenin ihramlıhğı devam eder. Dolayısıyla üzerine izar ve
ridanm dışında kefen ismiyle de olsa başka bir elbise giyemez, başı örtülemez. Çünkü
şehidler kıyamet gününde, şehİd edildiği andaki halleriyle Allah'ın huzuruna
gelecekleri gibi ihramlı iken vefat eden bir kimse de Allah'ın huzuruna ihramlı olarak
ve telbiye okuyarak gelecektir.
Hadisin zahirinden anlaşılan manâ budur.

İmam Şafiî ile İmam Ahmed ve İshak (r.a), bu hadis-i şerifin zahirine dayanarak,
ihramlı iken ölen bir kimsenin sadece izar ve rida ile kefenlene-ceğini, başka bir
kefene lüzum olmadığını söylemişlerdir. Hz. Osman, Hz. Ali, İbn Abbas, Atâ, Sevrî
ve İshak da bu görüştedirler.

İmam Ebû Hanîfe ile İmam Mâlik, Tâvûs ve Evzaî'ye göre ise, ihramlı kimse ölünce
ihramhlık hali sona erdiğinden aynen diğer cenazeler gibi kefenlenir, başı örtülür,
üzerine güzel kokular sürülebilir. Hz. Aişe ile İbn Ömer'in de bu görüşte oldukları
rivayet edilmiştir. Hatta İbn Ömer (r.a), oğlu Vakıd, ihramh iken ölünce onu diğer
cenazeler gibi kefenlemiş, başım ve yüzünü de kefenle örtmüş ve: "Ey Vakıd, eğer biz

[6701

ihramh olmasaydık seni hannût denilen güzel kokuyla kokulardık." demiştir.
Abdürrezzak'm Musannef inde hasen bir senedle rivayet edildiğine göre; "ihramh iken
ölen bir kimsenin başı örtülür mü?" diye Atâ'ya sorulmuş, Ata, "İbn Ömer örttü,
başkaları ise örtmedi" diye cevap vermiştir.

Alimlerden Tâvûs ile Hasan Basrî de ihramh iken vefat eden bir kimsenin
kefenlenirken başının örtüleceği görüşündedirler. Zahirî âlimlerinden İbn Hazm, Hz.
Aişe'den rivayet edilen: "Kişi öldüğü zaman ihramdan çıkmış olur." mealindeki sahih
bir hadisin mevcut olduğunu; binaenaleyh, ihramın da namaz ve oruç gibi bir ibadet
olduğu cihetle ölümle sona ermesi gerektiğini ve dolayısıyla ihramh iken ölen bir
kimsenin başının kapatılacağını ve cesedinin güzel kokularla kokulanacağını,
söylemiştir.

Bu görüşte olan âlimlere göre; ihramhyken ölen bir kimsenin ihramıyla birlikte, başı
kapatılmadan kabre konacağını ifade eden hadisin hükmü sadece adı geçen şahsa
aittir. Başkaları için geçerli değildir. Zira hadisteki: "Çünkü Allah kıyamet gününde
onu lebbeyk duası okur olduğu halde diriltecektir." cümlesi bunu ifade etmektedir. Bu
zatın haccı kabul edildiği için Hz. Peygamber onun hakkında özel bir muamele
yapmıştır. Daha sonra ihrama giren kişilerin haclarının Allah katında kabul edilip
edilmediğini biz bilemeyeceğimiz için bu muameleyi onlar için yapamayız.
Diğer taraftan; "İnsan ölünce sadakay-ı cariye, kendisinden faydalanılan ilim ve

I621J

kendisi için dua eden hayırlı bir evlattan başka, bütün amelleri kesilir."
mealindeki hadis-i şerifin hükmü gereğince, ihramh iken ölen kimsenin ihramhhk
halinin ölümle sona ermesi ve bu hususta diğer insanlardan bir farkı kalmaması
icabeder. Ayrıca, eğer ihramh iken ölen bir kimsenin ihramhhk hali ölümüyle sona
ermeseydi, Hz. Peygamber sözü geçen kimsenin cenazesinin sidrle yıkanmasını
emretmezdi. Çünkü ihramh bir kimsenin sidrle yıkanması caiz değildir.
Menhel yazan ise; mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifin hükmünün genel olduğunu



söylemiş ve bu görüşünü isbat için şu delilleri ileri sürmüştür:

Hadis-i şeriflerde asıl olan, hükümlerinin özel olmayıp genel oluşudur. Binaenaleyh
ihramlıyken ölen her insan kıyamet gününde telbiye okuyarak haşredilecektir.
Nitekim, "İhramh iken öleni ihram olarak giydiği iki parça ihram içinde su ve sidrle
yıkayınız. Onu (ihram olarak giydiği) iki'parça elbisesi ile kefenleyiniz. Ona koku
sürmeyiniz. Başını da örtmeyiniz. Çünkü o kıyamet gününde ihramlı olarak haşr
[672]

edilecektir." mealindeki hadis-i şerif de bunu ifade etmektedir. Hadisin bir şahıs
hakkında varid olması hükmünün umumiliğine mani değildir.

Aksini iddia edenlerin iddialarını isbat için, "İnsan ölünce üç şey hariç bütün amelleri
kesilir..." hadis-i şerifini delil göstermeleri de isabetli bir tutum değildir. Çünkü
cenazeyi kefenlemek ölünün amellerinden değil, dirilerin amelîerindendir.
Hele bunların, "Eğer ölen kimsenin ihramlı hali ölümüyle sona ermeseydi haccmm da
tamamlanması gerekirdi" demeleri son derece yersizdir. Çünkü bu hadis genel
kaidelere aykırı olarak gelmiştir. Bu gibi durumlarda asıl olan hadisin hükmüne itibar

[673]

etmek ve ona sarılmaktır.
Bazı Hükümler

1. îhramlı bir kimsenin su ve sidrle yıkanması caizdir, imam Şam ile Ata, Ibnu'l-
Munzır, Mucahıd ve Tâvûs bu görüştedirler. İmam Ebû Hanîfe ile İmam Mâlik ve
diğer bazı fıkıh âlimleri bunun mekruh olduğunu söylemişlerdir.

2. Kefen masrafı ölünün geriye bıraktığı malların tümünden karşılanır. Bir başka
ifadeyle, kefen masrafları karşılanmadan ölünün mirası üzerinde hiçbir tasarrufa
gidilemez. Hatta borçları dahi ödenemez.

3. İhramlı iken ölenin kefeni, üzerinde bulunan iki parça peştemalden ibarettir.

4. Kefen sayısının tek olması şart değildir. Sadece efdaldir.

5. İhramlı iken ölen kimsenin ihramlı hali hükmen bakidir.

6. îhramlı iken ölen bir kimse için dikişli kumaşlardan kefen biçilemez ve erkek ise
başı örtülemez.

[674]

7. îhramlı iken ölmenin fazileti çok büyüktür.

شرح الحديث من عون المعبود لابى داود

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،    [3240] ( بِمَعْنَى سُلَيْمَانَ) أَيْ بِمَعْنَى حَدِيثِ سُلَيْمَانَ