هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
2847 حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ ، حَدَّثَنَا جَرِيرٌ ، عَنِ الْأَعْمَشِ ، عَنِ الْمِنْهَالِ بْنِ عَمْرٍو ، عَنْ زَاذَانَ ، عَنِ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ ، قَالَ : خَرَجْنَا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي جَنَازَةِ رَجُلٍ مِنَ الْأَنْصَارِ فَانْتَهَيْنَا إِلَى الْقَبْرِ ، وَلَمْ يُلْحَدْ بَعْدُ فَجَلَسَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مُسْتَقْبِلَ الْقِبْلَةِ وَجَلَسْنَا مَعَهُ
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
2847 حدثنا عثمان بن أبي شيبة ، حدثنا جرير ، عن الأعمش ، عن المنهال بن عمرو ، عن زاذان ، عن البراء بن عازب ، قال : خرجنا مع رسول الله صلى الله عليه وسلم في جنازة رجل من الأنصار فانتهينا إلى القبر ، ولم يلحد بعد فجلس النبي صلى الله عليه وسلم مستقبل القبلة وجلسنا معه
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير، 

Narrated Al-Bara' ibn Azib:

We went out with the Messenger of Allah (ﷺ) to the funeral of a man of the Ansar, but when we reached the grave, the niche in the side had not yet been made, so the Prophet (ﷺ) sat down facing the qiblah, and we sat down along with him.

(3212) el-Bera b. Azib'den (rivayet olunmuştur) dedi ki:

Rasûlullah (s. a) ile birlikte Ensardan bir adamın cenazesine gitmiştik. Kabre
vardığımızda henüz kabrin kazılması sona ermemişti. Bunun üzerine Peygamber (s. a)

[540]

kıbleye dönerek kabrin yanma oturdu. Onunla birlikte biz de oturduk.
Açıklama

Bu hadis-i şerif Nesaî'nin Sünen'inde şu manâya gelen lafılarla rivayet edilmiştir:
"Rasûlullah (s. a) ile birlikte bir cena-ze(yi defnetmek) için çıkmıştık. Kabre
vardığımızda, henüz kabrin kazılması sona ermemişti. Rasûlullah (s. a) oturdu. Biz de
başlarımızın üzerinde bir takım kuş(Iar) varmış gibi onun etrafına oturduk." Nesaî'nin
rivâyetindeki "Başlarımızın üzerinde kuş(lar) varmış gibi onun etrafında oturduk"
mealindeki cümle cenaze defnedilirken aranan sükunet, sessizlik ve edepten kinayedir.
Esasen ashab-ı kiram Rasûl-ü Zişan Efendimiz her meclisinde bu adaba riayet
ederlerdi. Bu mevzuda Mevlana Şıbli şunları kaydediyor:

"Hz. Peygamberin meclisi, hizmetçiler ve maiyet halkı ile çevrili bir saray değildi.
Hatta Peygamberin evinin kapısı bile yoktu. Fakat O'nun Peygamberlik vakarı
herkesin kalbine haşyet verirdi. O'nu gören her insan, kalbinde bir titreyiş hissederdi.
Hadis kitablarmm ifadesine göre halk, Peygamberin huzurunda o kadar sakin ve sessiz
otururlardı ki, insan cemaattan her birini, başına konan bir kuşu ürkütmek
istemiyormuş zannederdi. Rasûl-i Ekrem'in huzurunda söz söylemek isteyenlere söz
verilirken haseb ve neseb, servet ve nüfuz itibariyle elde ettikleri mevki değil, ancak
ilim ve fazilet itibariyle haiz oldukları liyakat nazar-ı itibare alınırdı. Rasûl-i Ekrem'in
adeti, önce muhtaç ve fakir olanları dinlemek, onların ihtiyaçlarını temin etmekti."
"Hz. Peygamber, hiç bir kimsenin sözünü kesmez, şayet söylenen sözler O'nu
memnun etmeyecek bir mahiyette ise bu sözleri ihmal ederdi. Bir mesele bahis
mevzuu olduğu zaman Rasûl-i Ekrem de fikrini ileri sürer, münakaşa veya müzakere
esnasında bir nükte söylenirse o da neş'elenir, o da bu nüktelere mukabele
[54i]

ederdi."

Bazı Hükümler

1. Cenazenin defninden önce kabrin yanında oturmak caizdir.

2. Kıbleye yönelerek oturmak müstehabdır.



£5421

3. Büyüklerin huzurunda edebli ve mütevazi oturmak müstehabdır.



63- 65. Cenaze Kabre Konurken Ona Dua Etmek

شرح الحديث من عون المعبود لابى داود

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،    [3212] ( فَانْتَهَيْنَا إِلَى الْقَبْرِ) أَيْ فَوَصَلْنَا ( وَلَمْ يُلْحَدْ) بِصِيغَةِ الْمَجْهُولِ ( بَعْدَ) أَيْ لَمْ يُفْرَغْ مِنْ حَفْرِ اللَّحْدِ بَعْدَ مَجِيئِنَا ( مُسْتَقْبِلَ الْقِبْلَةِ) هُوَ مَحَلُّ التَّرْجَمَةِ
قَالَ الْمُنْذِرِيُّ وَالْحَدِيثُ أَخْرَجَهُ النسائي وبن مَاجَهْ