هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
2561 حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ ، حَدَّثَنَا يَحْيَى ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ ، ح وحَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ ، حَدَّثَنَا وَكِيعُ بْنُ الْجَرَّاحِ ، عَنْ سُفْيَانَ ، جَمِيعًا عَنِ ابْنِ الْأَصْبَهَانِيِّ ، عَنْ مُجَاهِدِ بْنِ وَرْدَانَ ، عَنْ عُرْوَةَ ، عَنْ عَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا : أَنَّ مَوْلًى لِلنَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَاتَ ، وَتَرَكَ شَيْئًا وَلَمْ يَدَعْ وَلَدًا ، وَلَا حَمِيمًا ، فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : أَعْطُوا مِيرَاثَهُ رَجُلًا مِنْ أَهْلِ قَرْيَتِهِ ، قَالَ أَبُو دَاوُدَ : وَحَدِيثُ سُفْيَانَ أَتَمُّ وَقَالَ مُسَدَّدٌ : قَالَ : فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : هَاهُنَا أَحَدٌ مَنْ أَهْلِ أَرْضِهِ ؟ قَالُوا : نَعَمْ ، قَالَ : فَأَعْطُوهُ مِيرَاثَهُ
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
2561 حدثنا مسدد ، حدثنا يحيى ، حدثنا شعبة ، ح وحدثنا عثمان بن أبي شيبة ، حدثنا وكيع بن الجراح ، عن سفيان ، جميعا عن ابن الأصبهاني ، عن مجاهد بن وردان ، عن عروة ، عن عائشة رضي الله عنها : أن مولى للنبي صلى الله عليه وسلم مات ، وترك شيئا ولم يدع ولدا ، ولا حميما ، فقال النبي صلى الله عليه وسلم : أعطوا ميراثه رجلا من أهل قريته ، قال أبو داود : وحديث سفيان أتم وقال مسدد : قال : فقال النبي صلى الله عليه وسلم : هاهنا أحد من أهل أرضه ؟ قالوا : نعم ، قال : فأعطوه ميراثه
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير، 

Narrated Aisha, Ummul Mu'minin:

A client of the Prophet (ﷺ) died and left some property, but he left no child or relative. The Messenger of Allah (ﷺ) said: Give what he has left to a man belonging to his village.

Abu Dawud said: The tradition of Sufyan is more perfect. Musaddad said: Thereupon the Prophet (ﷺ) said: Is there anyone belonging to his land ? They replied: Yes. He said: Then give him what he has left.

(2902) Aişe (r. anha)'dan demiştir ki:

Peygamber (s. a.) efendimizin hürriyetine kavuşturduğu bir köle hiçbir mal, çocujc ve

akraba bırakmadan ölmüştü de Rasûlullah (s. a.):

"Onun mirasını kendi köyü halkından bir adama veriniz" buyurdu.

Ebû Dâvûd der ki (bu hadis bana birisi Müsedded yoluyla, diğeri de Sufyân yoluyla

olmak üzere iki yoldan gelmiştir) Müsedded'in rivayeti daha geniştir. Müsedded (ise

bu hadisi şöyle) rivayet etmiştir:

Peygamber (s. a.) (azatlı kölesi ölünce orada bulunanlara)
"Burada onun memleketi halkından bir kimse var mı? diye sordu (onlar da)
"Evet" cevabını verdiler" (bunun üzerine) (Öyleyse bunun) mirasını ona veriniz."
[691

buyurdu.
Açıklama

Daha önce de açıkladığımız gibi hayatta hiçbir varisi olma-yan bir kimsenin malı
devlet hazinesine kalır. Ancak İslâm hukukunda hürriyetine kavuşturulan bir kölenin
mirası, yakınları bulunmadığı zaman, kendisini hürriyete kavuşturan kişiye -yani
mevla el ıtlakaya- kalır. Mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifte söz konusu edilen
kişiyi hürriyetine Hz. Peygamber kavuşturmuştur. Onun mirası da Hz. Peygambere
kalmıştı. Ancak Rasûl-i Zişan efendimiz, bu hakkını ölünün köy halkına bağışlamıştır.
Biz Peygamberler, miras bırakmayız varis de olmayız mealindeki 2963 nolu hadis-i
şerifi delil getirerek bu görüşün yanlış olduğu iddia edilemez. Çünkü bu hadisin bazı
rivâyetlerindeki "velâ nerisii: vâris olmayız" kelimesi hadisin aslında yoktur. Bu
kelime hadise bazı râviler tarafından yanlışlıkla ilave edilmiştir.
Nitekim es-Siretii'l Halebi'ye isimli eserde de açıklandığı üzere Fahr-i kainat
efendimizin babası vefat ederken geride beş köle ile bir koyun sürüsü kalmıştır ve Hz.
Peygamber bunlara varis olmuştur" Şafiî uleması ile Mali-kiler bu görüştedirler. Bu
görüşte olan ulemaya göre Hz. Peygamber mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifte söz
konusu edilen kimsenin malına varis olmuş, fakat onun kalbinin rahatlaması için bu
malı onun köy halkından birine bağışlamıştır.

Peygamberlerin miras bırakıp bırakmaması konusunda İbn Abidin şöyle diyor. "Bu
mevzuda hanefı imamlarının görüşleri arasında bir birlik yoktur. İbn Nüceym el Eşbah
Ve'nin ezâir isimli eserinde Peygamberin miras bırakmadıkları gibi başkasının malına
da varis olamadıklarını söylemiştir. Muintil'Müfti ve ed-Dürrü'l-Münteka gibi
eserlerde bu görüş müdafaa edilmiştir. Bedruddin Aynî de bu görüştedir.
Ancak İbn Kemal, Peygamberlerin miras bırakmadıklarını fakat diğer insanlaf gibi
başkalarının mallarına varis olabileceklerini söylemiştir.

Peygamberlerin miras bırakmamalarının hikmeti başkalarının onların malına konma
arzusuyla ölümlerini temenni ederek kelale olmalarını önlemektir. Bu hüküm tüm

[701

Peygamberler için geçerlidir.

Peygamberlerin başkalarının malına varis olamayacağı görüşünde olan ulemaya göre
aslında söz konusu kişinin mirası hayatta hiçbir yakını bulunmadığı zaman devlet
hazinesi kalmıştır. Ancak fahr-i kainat efendimiz bir devlet reisi olarak bu malın söz
konusu kimsenin köy halkına verilmesini maslahata daha uygun gördüğü için o köy





halkından birisine vermiştir.

Şevkânî'nin açıklamasına göre bu hadiste belli bir varisi bulunmayan ölünün mirasının

1721

köy halkından birine vermenin caiz olduğuna delalet eder.

شرح الحديث من عون المعبود لابى داود

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،    [2902] ( أَنَّ مَوْلَى) أَيْ عَتِيقًا ( وَلَا حَمِيمًا) أَيْ قَرِيبًا ( أَعْطُوا مِيرَاثَهُ رَجُلًا مِنْ أَهْلِ قَرْيَتِهِ) أَيْ فَإِنَّهُ أَوْلَى مِنْ آحَادِ الْمُسْلِمِينَ
قَالَ الْقَاضِي رَحِمَهُ اللَّهُ إِنَّمَا أَمَرَ أَنْ يُعْطِيَ رَجُلًا مِنْ قَرْيَتِهِ تَصَدُّقًا مِنْهُ أَوْ تَرَفُّعًا أَوْ لِأَنَّهُ كَانَ لِبَيْتِ الْمَالِ وَمَصْرِفِهِ مَصَالِحُ الْمُسْلِمِينَ وَسَدُّ حَاجَاتِهِمْ فَوَضَعَهُ فِيهِمْ لِمَا رَأَى مِنَ الْمَصْلَحَةِ فَإِنَّ الْأَنْبِيَاءَ كَمَا لَا يُورَثُ عَنْهُمْ لَا يَرِثُونَ عَنْ غَيْرِهِمْ انْتَهَى
قَالَ فِي النَّيْلِ فِيهِ دَلِيلٌ عَلَى جَوَازِ صَرْفِ مِيرَاثِ مَنْ لَا وَارِثَ لَهُ مَعْلُومٌ إِلَى وَاحِدٍ مِنْ أَهْلِ بَلَدِهِ انْتَهَى
قَالَ الْمُنْذِرِيُّ وأخرجه الترمذي والنسائي وبن مَاجَهْ وَقَالَ التِّرْمِذِيُّ حَدِيثٌ حَسَنٌ