140 حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ يُونُسَ ، حَدَّثَنَا ابْنُ حَيٍّ هُوَ الْحَسَنُ بْنُ صَالِحٍ عَنْ بُكَيْرِ بْنِ عَامِرٍ الْبَجَلِيِّ ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي نُعْمٍ ، عَنِ الْمُغِيرَةِ بْنِ شُعْبَةَ ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَسَحَ عَلَى الْخُفَّيْنِ ، فَقُلْتُ : يَا رَسُولَ اللَّهِ أَنَسِيتَ ؟ ، قَالَ : بَلْ أَنْتَ نَسِيتَ ، بِهَذَا أَمَرَنِي رَبِّي عَزَّ وَجَلَّ |
140 حدثنا أحمد بن يونس ، حدثنا ابن حي هو الحسن بن صالح عن بكير بن عامر البجلي ، عن عبد الرحمن بن أبي نعم ، عن المغيرة بن شعبة ، أن رسول الله صلى الله عليه وسلم مسح على الخفين ، فقلت : يا رسول الله أنسيت ؟ ، قال : بل أنت نسيت ، بهذا أمرني ربي عز وجل |
Al-Mughirah b. Shu’bah said: The Messenger of Allah (ﷺ) wiped over the socks and I said: Messenger of Allah, have you forgotten ? He said: My Lord has commanded me to do this.
(156).Muğîre b. Şu'be'den demiştir ki: "Resûlullah mestleri üzerine meshetti. Ben
(de); Ya Resulellah yoksa (ayağınızı yıkamayı) unuttunuz mu?" dedim.O da; "(Hayır)
[8İI £821
bilakis sen unuttun, Rabbim Azze ve Celle bana bunu emretti" buyurdu.
Açıklama
Bu hadîs-i şeriften RasUlü Ekrem (s.a.)'in abdest alırken sıra ayaklarına gelince onian
meshettiği anlaşılıyor. Çünkü, diğer abdest organlarının sırayla yıkanması halinde en
son sıra ayaklara gelir. Bir de sadece mestler üzerine mesti verilmesi abdest almak için
yeterli değildir, öyleyse RasÛluliah (s.a.) diğer abdest organlarını daha evvel yıkamış
ve başım da meshettikten sonra sıra ayaklara geldiği için onları da meshet mistir.
Bunun Üzerine Muğîre, "Yâ RasûleÜah, niçin ayaklarını yıkamıyorsun da böyle
meshediyorsun?, Yoksa unutarak mı?" deyince, Rasûlü Ekrem (s.a.)'de "Bilakis sen
unuttun" buyurmuştur. Demek ki Muğîre daha önceden Rasûiullah'm ayağım
meshettiğini gördüğü halde unutmuştur. RasUluliah (s. a.) bunu bildiği için "Bilakis
sen unuttun" buyurmuştur.
Ayrıca bu hadîs-î şeriften, mest üzerine meshetmenin caiz olduğu da anlaşılıyor.
Ancak meshetmek bir emir, bir farz değil, sadece bir izindir. "Bana Rabbim böyle
emretti." sözünün anlamı, bana rabbim böyle meshetmem için izin verdi, demektir.
Öyleyse, meshetmek bir azimet değil, bilakis bir ruhsattır. Nitekim 149 ve 150
[831
numaralı hadis-i şeriflerin serinde açıkladık.
Bazı Hükümler
1. Hadis mestler üzerine meshedilebileceği mevzuunda daha Önce geçen hadisleri
desteklemektedir.
2. İnsan, dîni bir meselede şüpheye dü$tüğü zaman onu bir bilene sormaktan
[841
çekinmemelidir.
61. Mesh Süresi
شرح الحديث من عون المعبود لابى داود
[156] (نَسِيتَ) هَمْزَةُ الِاسْتِفْهَامِ مُقَدَّرَةٌ (بَلْ أَنْتَ نَسِيتَ) قَالَ الزُّرْقَانِيُّ يُشْعِرُ بِعِلْمِ الْمُغِيرَةِ قَبْلَ رُؤْيَتِهِ يمسح فيحتمل أن النبي بأنه رَآهُ قَبْلَ ذَلِكَ يَمْسَحُ
أَوْ عَلِمَ بِأَنَّهُ بَلَغَهُ مِنَ الصَّحَابَةِ قَبْلَ انْتِشَارِ الْمَسْحِ بَيْنَهُمْ
انْتَهَى
قَالَ الطِّيبِيُّ يَحْتَمِلُ حَمْلُهُ عَلَى الْحَقِيقَةِ أَيْ نَسِيتَ أَنَّنِي شَارِعٌ فَنَسَبْتَ النِّسْيَانَ إِلَيَّ أَوْ يَكُونُ بِمَعْنَى أَخْطَأْتَ فَجَاءَ بِالنِّسْيَانِ عَلَى الْمُشَاكَلَةِ
انْتَهَى
وَتَعَقَّبَهُ الشَّيْخُ عَبْدُ الْحَقِّ الدَّهْلَوِيُّ بِقَوْلِهِ لَا يَخْفَى أَنَّ نِسْيَانَ كَوْنِهِ شَارِعًا بَعِيدٌ غَايَةَ الْبُعْدِ وَقَدْ يُشْعِرُ هَذَا الْوَجْهُ بِأَنَّهُ لَا يَجُوزُ النِّسْيَانُ عَلَى الشَّارِعِ أَوِ الْمُرَادُ نَسَبْتَ النِّسْيَانَ إِلَيَّ جَزْمًا مِنْ غَيْرِ احْتِمَالٍ فَالظَّاهِرُ هُوَ الْوَجْهُ الثَّانِي
انْتَهَى
(بِهَذَا أَمَرَنِي رَبِّي) بِالْوَحْيِ أَوْ بِلَا وَاسِطَةٍ وَالتَّقْدِيمُ فِيهِ لِلِاهْتِمَامِ
(