بَابُ الْكَلَامِ فِي كِتَابِ اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابُ الْكَلَامِ فِي كِتَابِ اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3221 حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ يَحْيَى ، حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِسْحَاقَ الْمُقْرِئُ الْحَضْرَمِيُّ ، حَدَّثَنَا سُهَيْلُ بْنُ مِهْرَانَ ، أَخِي حَزْمٍ الْقُطَعِيُّ ، حَدَّثَنَا أَبُو عِمْرَانَ ، عَنْ جُنْدُبٍ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَنْ قَالَ : فِي كِتَابِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ بِرَأْيِهِ فَأَصَابَ ، فَقَدْ أَخْطَأَ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

Whenever the Prophet (ﷺ) became free from burying the dead, he used to stay at him (i.e. his grave) and say: Seek forgiveness for your brother, and beg steadfastness for him, for he will be questioned now.

Abu Dawud said: The full name of the narrator Buhair is Buhair b. Raisan.

(3652) Cündüb (b. Abdillah el-Becelî)'den Rasûlullah (s.a)'m şöyle buyurduğu rivayet
olunmuştur:

"Aziz ve Celil olan Allah'ın Kitabı üzerinde (sırf kendi) görüşüne dayanarak fikir

[281

beyan eden kimse, (konuşmasında) isabet bile etse yine de hata etmiş olur."
Açıklama

Bu hadis-i şerif; Tefsir için lüzumlu olan ilimleri öğrenmeden ve Tefsir ulemasının
görüşlerine bakmadan, sırf kendi aklına geldiği şekilde Kur'ân-ı Kerim âyetlerinin
lafızları ya da manaları hakkında açıklamalar yapan kimselerin bu açıklamalarında
tesadüfen isabet etmiş olsalar yine de hata etmiş olduklarını haber vermektedir.
Sırf kendi akıllarıyla Kur'an-ı Kerim âyetlerini tefsire kalkan kimselerin, bu hususta
yeterli bilgiye sahip olmadıkları için, yaptıkları açıklamalarda hataya düşmeleri
kaçınılmazdır. Böyle iken Kur'an-ı Kerim'i tefsire kalkışmaları demek, Kur'an-ı
Kerim'i keyiflerine göre tefsire yeltenmeleri demektir ki bu, Allah'a karşı bir cürettir.
Böylesi bir kimse yapmış olduğu açılamalarda isabet etmiş bile olsa, Allah'a karşı
cürette bulunmayı göze aldığı için, dağların ve taşların bile altından kalkamayacağı
büyük bir günah işlemiş demektir.

Hafız Süyûtî'nin açıklamasına göre, hadis-i şerifteki bu tehdit herhangi bir delile



dayanmadan sırf kendi aklına dayarak Kur'an-i Kerim'i tefsir eden kimseler
hakkındadır. Fakat bir kimsenin kuvvetli bir delile dayanarak Kur'an-ı Kerim âyetleri
hakkında fikir beyan etmesinde bir sakınca yoktur.
Bu mevzuda Aliyyü'l-Kârî şu görüşlere yer veriyor:

"Hafız İbn Hacer'in açıklamasına göre, Kur'an-ı Kerim'i sırf kendi aklına dayanarak
tefsir eden kimsenin isabet etmesi halinde bile hata etmiş sayılmasının sebebi, onun
isabet etmek için gerekli hazırlığı yapmamış olması ve bu iş için şuurlu hareket
etmemiş olmasıdır.

Fakat Kur'an-ı Kerim'in manasını ortaya çıkarmak gayesiyle şuurlu bir şekilde gerekli
hazırlığı yaptıktan sonra âyetlerinin tefsirine girenler ise bunun tersinedir. Bunlar hata
bile etmiş olsalar ecir alırlar. Çünkü bunlar hadlerini aşmamışlardır. Bir rivayete göre
bu ikinci kısma girenler hata ettikleri halde bile iki ecir alırlar. Diğer bir rivayete göre,
eğer isabet ederlerse on, edemezlerse iki ecir alıîlar. Çünkü müctehid gibi doğruyu
ortaya çıkarmak için olanca gücünü sarf etmişlerdir.

Binaenaleyh Kur'an-ı Kerim'i tefsir etmek isteyen bir kimsenin şu ilimleri bilmeden
Kur'an-ı Kerim tefsirine girişmemeleri gerekir: 1) Lügat, 2) Nahiv, 3) Sarf, 4) İştikak,
5) Meâni, 6) Beyân, 7) Bedi', 8) Kıraat, 9) Kitap ve Sünnet, 10) Esbâbü'n-Nüzûl, 11)
Kıssalar, 12) Nâsih, 13) Mensüh, 14) Fıkıh ve Kur'an-ı Kerim âyetlerinin mücmelini

1291

açıklayan hadisler, 15) İlm-i Mevhibe."
Bu hususta İmam Mâverdî de şöyle diyor:

"Şüpheli işlerden kaçınmayı kendilerine usul ittihaz etmiş olan müslü-manlardan
bazıları, bu hadisin zahirine sarılarak, ellerinde sarih naslara uygun deliller olsa bile
Kur'an-ı Kerim'den hüküm çıkarmaktan kaçınmayı prensip haline getirmişlerdir.
Onların bu tutumu, kulluğumuzu yerine getirmemizin ancak kendisiyle mümkün
olacağı Kur'an ilimlerinden ve Kur'an'dan hüküm çıkarma mükellefiyetinden kaçmak
anlamına gelir. Nitekim bu hususta yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "...İçlerinden,
işin iç yüzünü araştırıp çıkaranlar, onun ne olduğunu (haberin neye delâlet ettiğini)

£301

bilirlerdi..."

Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'inde onun hükümlerini çıkarabilecek kişilerin
bulunduğunu haber verdiğine göre, bu kimselerin görüşleri ve tutumları doğru
değildir.

Bir başka ifadeyle onların bu görüşleri doğru olsaydı Kur'an-ı Kerim'den hiçbir
kimsenin bir hüküm çıkarmaması ve insanların pekçoğunun Kur'an-ı Kerim'den hiçbir
şey anlayamaması icabederdi.

Binaenaleyh, eğer bu hadisin sahih olduğunu kabul edersek onu şöyle tefsir etmemiz
gerekir:

Kur A an'm lafızlarının ifade ettiği derin manalara nüfuz etmekten aciz olan kimse, sırf
kendi aklına göre onu tefsire kalkar ve bu tefsirinde hakka isabet edecek olursa o
kimse yine hata etmiş sayılır. Çünkü o tesadüfen doğruyu söylemiştir. Maksadı ise sırf

£311

kendi görüşünü ortaya koymaktır ve hakkı söylediğine dair bir delili de yoktur."
6. (Hz. Peygamberin Söylediği) Bir Sözü (Üç Defa) Tekrarlama (Sının Hikmeti)