بَابٌ فِي كَرَاهِيَةِ الرَّشْوَةِ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابٌ فِي كَرَاهِيَةِ الرَّشْوَةِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3162 حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ يُونُسَ ، حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي ذِئْبٍ ، عَنِ الْحَارِثِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو ، قَالَ : لَعَنَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ الرَّاشِي وَالْمُرْتَشِي

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

This has been abrogated. When Ahmad b. Hanbal was asked about a man taking a bath after his washing the dead, I heard him say: Ablution is sufficient for him.

Abu Dawud said: The narrator Abu Salih made a mention of the narrator Ishaq, the client of Za'idah between him and Abu Hurairah. He said: The tradition of Mus'ab is weak. It contains many things that are not practised.

(3580) Abdullah b. Amr'dan, demiştir ki:

[391

Rasûlullah (s,a), rüşvet verene de alana da lanet etti.
Açıklama

Arapçada rüşvet verene "râşi" alana "mürteşi" ve rüşveti verenle alan arasında aracılık
yapana da "râiş" denir.

İbn Esîr'in en-Nihâye isimli eserinde; bir kimsenin hakkını elde etmek veya bir
haksızlığı önlemek için verdiği paranın rüşvet olmadığı ifade edilmektedir. Nitekim
Habeşistan'da bir zorlukla karşılaşan İbn Mes'ud'un, iki dinar vererek kendini
kurtardığı ifade edilmektedir.

Aliyy'ül-Kârî'nin, Mirkat şerhinde; rüşvetin hakkı iptal, bâtılı ikâme etmek için verilen
menfaat olduğu ifade edilmekte; hakka erişmek, zulmü önlemek için bir menfaat
vermekte sakınca olmadığı belirtilmektedir. Yine aynı eserde, bir kimsenin bir hakkı
sahibine vermek uğrunda sarfetmek üzere rüşvet alınmasında bir sakınca olmadığı
kaydediliyor. Fakat bu meselede rüşveti alan kimsenin bu davayı halletmek üzere



görevlendirilmiş bir hâkim veya bir yetkili olmaması gerekir. Çünkü bu davayı adaletli
bir şekilde neticelendirmek onların aslî görevi olduğundan bu iş için rüşvet almaları

\ ~ [40]

caiz olmaz. Nitekim Hanefî ulemasından îbn Melek de bu görüştedir.
Aliyyül-Kârî bu görüşü ifade ettikten sonra, bütün bu görüşleri aslında Hattâbî'den
naklettiğini belirterek şöyle diyor: "Hattâbî'nin; bir kimsenin bir hakkı sahibine
vermek uğrunda harcamak üzere rüşvet almasında bir sakınca olmadığını söylemesi
aslında; "Mü'min kardeşinin işinin görülmesi için aracı olan kimse bu yardımından
dolayı kendisine gönderilmiş olan hediyeyi kabul ederse faiz kapılarından büyük bir
kapıya gelmiş olur" mealindeki 3541 numaralı hadisin zahirine aykırıdır."
Mecmau'l-Bihâr isimli eserde de; bir kimsenin kendi hakkını elde etmesi ya da bir
haksızlığı önlemesi için verdiği malın rüşvet olmadığı ifade edilmektedir.
Ancak Şevkânî; Mecmau'l-Bihâr'da zikredilen bu görüşün bir delile dayanmadığını
141]

söylemektedir.

Bu mevzuya Hanefî ulemasından Bedreddin Aynî'nin şu sözleriyle son veriyoruz:
"Rüşvet dört kısımdır:

1- Alınması da verilmesi de haram olan rüşvet. Hâkimlik görevini elde edebilmek için
verilen rüşvet gibi.

2- Hâkimin görevi başında vereceği bir hüküm için aldığı rüşvet. Bu rüşvetin hem
alınması, hem verilmesi haramdır.

3- Bir kişinin malını veya canını kurtarmak için verdiği rüşvet. Bu sınıfa giren rüşveti
almak haramsa da vermek haram değildir.

4- Sultan katında halledilmesi gereken fakat çıkmaza giren bir işin halledilmesi için

1421

verilen rüşvet. Bu sınıfa giren rüşvetin de alınması haram, verilmesi helâldir.
5. Devlet Memurlarının Hediye Kabul Etmelerinin Hükmü