بَابٌ فِي الْمُسَاقَاةِ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابٌ فِي الْمُسَاقَاةِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3011 حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ ، حَدَّثَنَا يَحْيَى ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ ، عَنْ نَافِعٍ ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ : أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَامَلَ أَهْلَ خَيْبَرَ بِشَطْرِ مَا يَخْرُجُ مِنْ ثَمَرٍ أَوْ زَرْعٍ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

Bashir bin Yasar said that he heard a number of the Companions of the Prophet (ﷺ) say. He then narrated the tradition (mentioned above). He said “One half comprised the portions of the Muslims and the portion of the Apostle of Allaah(ﷺ). He separated the other half for the Muslims for any calamity that befalls him and for emergent needs.”

(3408) İbn Ömer (r.a)'den rivayet edildiğine göre; Rasûlullah (s.a), (Hayber arazisini
ve bahçelerini) çıkacak ekin ve meyvenin yarısı karşılığında Hayberlilere ortağa verdi.

[264]
Açıklama

Hadis-i şerif, müsâkâtm caiz olduğuna delâlet etmektedir. Hanefi uleması arasında,
müzâraanm hukmu ile ilgili ihtilaf bu rada da geçerlidir. Yani müzâraayı caiz görenler
müsâkâtı da caiz görürler. Caiz görmeyenler bunu da caiz görmezler.
Hattâbî, bu hadisin şerhinde şunları söylemektedir:

"Bu hadis, Râfi' b. Hadîc'in müzâraayı nehyeden rivayetinin zayıf olduğuna vc
müzâraanm cevazına delâlet eder. İbn Ömer'in bilâhere Râfı'in haberine uyması ihtiyat
ve takvaya mebnidir. Çünkü o Hayber hadisinin ra-visİdir. Hayatta iken Rasûlullah'm,
sonra da Ebû Bekir ve Ömer'in vefatlarına kadar müzâraayı kabul ettiklerini bizzat
müşahede etmiştir.

Yine bu hadis Iraklıların, muamele dedikleri müsâkâtm caiz olduğunu gösterir..."
Hattâbî müsâkâtm tarif ve tasavvurunu verdikten sonra sözlerini şöyle sürdürür:
"Müsâkât muamelesi fukahanm ekserisince sabittir. Ebû Hanîfe'nin dışında bu
muamelenin bâtıl olduğunu söyleyen birisini bilmiyorum. İki arkadaşı kendisine



muhalefet etmişler ve ulemanın çoğunluğunun dediği ile hükmetmişlerdir.
Alimler, hangi ağaç ve meyvelerde müsâkât yapılabileceği konusunda ihtilâf
etmişlerdir. Şafiî, sadece hurma ve üzüm çubuğunda bunu caiz görüyordu. Çünkü
onlar tahmin edilebilirler, meyveleri meydandadır, gözle görülür.
Ebû Yusuf, Muhammed ve İmam Mâlik; gövdesi olan tüm ağaçlarda müsâkâtm caiz
olduğunu söylerler. İmam Mâlik, karpuz ve acurda da muameleyi caiz görür. Ancak
bunun gerçekleşmesi için çok zor bazı şartlar ileri sürer. Ebû Sevr; hurma, üzüm
çubuğu, patlıcan ve gövdesi olan herşeyde müsâkâtm caiz olduğu görüşündedir..."
Avnü'l-Ma'bûd'da, hadisteki "meyve ve ekinden çıkana..." cümlesindeki "ekin"in,
müzâraaya delâlet ettiği söylenir. Aynı eserde İmam Mâlik, Sevrî, Leys, Şafiî, Ahmed
ve tüm yeni fakihlerin müsâkâtı caiz gördükleri; Ebû Hanîfe'nin ise bâtıl saydığı
belirtilmektedir.

Müsâkâtm caiz olduğunu söyleyenler, üzerinde durduğumuz ve bundan sonra gelecek
olan hadisleri delil almışlardır.

Caiz görmeyen Ebû Hanîfe ağacın vereceği meyvenin mikdarı ve hatta meyvenin
çıkıp çıkmayacağı belli olmadığı için bu muameleyi meçhul bir ücret karşılığında
yapılan kiralama olarak görmektedir. Meçhul bir ücret karşılığında kira akdi caiz
olmadığına göre, müsâkât da caiz olmaz. Ebû Hanîfe'-nin müsâkâtı caiz gören, Hayber
arazisi ile ilgili hadise bakış tarzı, müzâraa ile ilgili bablarm ilk hadisi şerhedilirken
geçmiştir.

Müsâkâtı caiz görenlerin, Ebû Hanîfe'nin itirazına verdikleri cevap şöyledir: Müsâkât,
mudârabeye benzer, çünkü her ikisi de elde edilecek kârda ortak olmak üzere, sermaye
bir taraftan, emek karşı taraftan olarak kurulan bir ortaklıktır. Mudârabede elde
edilecek kâr belli olmadığı halde caizdir. Ayrıca kiralanan bir maldan elde edilecek
gelir belli olmadığı halde bu çeşit kiralama da caizdir. O halde, müsâkâtm caiz
olmaması için bir sebep yoktur.

İmam Şafiî; müstakil müzâraa ile, müsâkât ile birlikte yapılan müzâraa akitlerini farklı
değerlendirmektedir. Bilindiği gibi Şafiî hazretleri müzâraayı caiz görmemekte idi.
Müsâkâtla birlikteki müzâraayı ise caiz görür. Buna göre, bir kimse hurma bahçesini
veya üzüm bağını birisine ortağa verse, buna tabi olarak tarlasını da ekin ekmek üzere
verebilir. Ama içerisinde ağaç olmayan tarlanın sahibi, tarlasını müzâraa yoluyla
ortağa veremez.

fmam Mâlik'e göre ise, ancak müsâkât için verilen ağaçların dibi mü-zâraaya
verilebilir.

Müzâraada olduğu gibi müsâkâtm sıhhati için de birtakım şartlar vardır. Bu şartlar
şunlardır:

1- Müsâkât için belirli bir müddet tayin edilmelidir. Eğer müddet tayin edilmemişse
müsâkât yine caizdir, ancak ilk meyvenin toplanmasından sonra ortaklık sona erer.

2- Tarafların alacakları hisseler şayi olmalıdır. Ama, şu ağaçların meyvesi senin,

[2651

şunlarmki benim tarzındaki bir müsâkât caiz değildir.
Müsâkâtla İlgili Bazı Hükümler:

1- Bahçe sahibi, özürsüz yere, işçi (ortak) yi işten çıkaramaz (ortaklığa son veremez).

2- İşçi (ortak) de özürsüz olarak akdi bozamaz.

3- Müsâkât fasid olduğu takdirde, çıkan meyve ağaç sahibine aittir, âmil (işçi) ecri



mislini alır.

4- Müsâkât tarafların ölümü ile sona erer.

5- İşçinin hırsız veya hasta olması, tarla sahibine akdi fesh imkânı veren özürlerdendir.
Müsâkâtla ilgili daha geniş hükümler için fıkıh kitaplarına başvurulmalıdır. Tüm
ayrıntıların burada verilmesi mümkün değildir. Burada yapabileceğimiz hadisleri izah

[2661

ve konular hakkında genel bir malumat vermektir.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3012 حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ ، عَنِ اللَّيْثِ ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ يَعْنِي ابْنَ غَنَجٍ ، عَنْ نَافِعٍ ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ : أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ دَفَعَ إِلَى يَهُودِ خَيْبَرَ نَخْلَ خَيْبَرَ وَأَرْضَهَا ، عَلَى أَنْ يَعْتَمِلُوهَا مِنْ أَمْوَالِهِمْ ، وَأَنَّ لِرَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ شَطْرَ ثَمَرَتِهَا

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

Bashir ibn Yasar, the client of the Ansar, reported on the authority of a group of the Companions of the Prophet (ﷺ): When the Messenger of Allah (ﷺ) conquered Khaybar, he divided it into thirty-six lots, each lot comprising one hundred portions. One half of it was for the Messenger of Allah (ﷺ) and for the Muslims; and he separated the remaining half for the deputations which came to him, other matters and emergent needs of the people.

(3409) İbn Ömer (r.anhüma)'den rivayet edildi ki: Rasûlullah (s. a), Hayber'in
hurmalıklarını ve arazisini kendi mallarını kullanarak işlemeleri ve bakmaları için
Hayber yahudilerine verdi. Çıkacak meyvenin yarısı Hz. Peygambere ait olacaktı.
1267]



Açıklama

Hz. Peygamber (s. a) Hayber'i fethettikten sonra arazilerini ganimet olarak almıştı.
Hayberliler, kendilerinin tarım sahasında daha mahir olduklarını söyleyerek arazilerin
bakım ve işlenmesine talip oldular. Çıkacak mahsulün yansı Rasûlullah'a, yarısı da
yahudilere ait olacaktı. Ayrıca bahçe ve tarlaların bakımı için gerekli olan âletler,
Hayberliler tarafından temin edilecekti.

Hadis-i şerif, bahçenin bakımı için gerekli olan çapa, traktör gibi âletler işçi tarafından

f2681

olmak üzere yapılan müsâkâtm caiz olduğuna delildir.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3013 حَدَّثَنَا أَيُّوبُ بْنُ مُحَمَّدٍ الرَّقِّيُّ ، حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ أَيُّوبَ ، حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ بُرْقَانَ ، عَنْ مَيْمُونِ بْنِ مِهْرَانَ ، عَنْ مِقْسَمٍ ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ ، قَالَ : افْتَتَحَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ خَيْبَرَ وَاشْتَرَطَ أَنَّ لَهُ الْأَرْضَ ، وَكُلَّ صَفْرَاءَ ، وَبَيْضَاءَ ، قَالَ : أَهْلُ خَيْبَرَ نَحْنُ أَعْلَمُ بِالْأَرْضِ مِنْكُمْ ، فَأَعْطِنَاهَا عَلَى أَنَّ لَكُمْ نِصْفَ الثَّمَرَةِ ، وَلَنَا نِصْفٌ فَزَعَمَ أَنَّهُ أَعْطَاهُمْ عَلَى ذَلِكَ ، فَلَمَّا كَانَ حِينَ يُصْرَمُ النَّخْلُ بَعَثَ إِلَيْهِمْ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ رَوَاحَةَ فَحَزَرَ عَلَيْهِمُ النَّخْلَ وَهُوَ الَّذِي يُسَمِّيهِ أَهْلُ الْمَدِينَةِ الْخَرْصَ ، فَقَالَ : فِي ذِهْ كَذَا وَكَذَا قَالُوا : أَكْثَرْتَ عَلَيْنَا يَا ابْنَ رَوَاحَةَ ، فَقَالَ : فَأَنَا أَلِي حَزْرَ النَّخْلِ ، وَأُعْطِيكُمْ نِصْفَ الَّذِي قُلْتُ : قَالُوا : هَذَا الْحَقُّ وَبِهِ تَقُومُ السَّمَاءُ وَالْأَرْضُ قَدْ رَضِينَا أَنْ نَأْخُذَهُ بِالَّذِي قُلْتَ حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ سَهْلٍ الرَّمْلِيُّ ، حَدَّثَنَا زَيْدُ بْنُ أَبِي الزَّرْقَاءِ ، عَنْ جَعْفَرِ بْنِ بُرْقَانَ بِإِسْنَادِهِ ، وَمَعْنَاهُ ، قَالَ فَحَزَرَ : وَقَالَ : عِنْدَ قَوْلِهِ وَكُلَّ صَفْرَاءَ ، وَبَيْضَاءَ ، يَعْنِي الذَّهَبَ وَالْفِضَّةَ لَهُ ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سُلَيْمَانَ الْأَنْبَارِيُّ ، حَدَّثَنَا كَثِيرٌ يَعْنِي ابْنَ هِشَامٍ ، عَنْ جَعْفَرِ بْنِ بُرْقَانَ ، حَدَّثَنَا مَيْمُونٌ ، عَنْ مِقْسَمٍ ، أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ حِينَ افْتَتَحَ خَيْبَرَ فَذَكَرَ نَحْوَ حَدِيثِ زَيْدٍ ، قَالَ : فَحَزَرَ النَّخْلَ ، وَقَالَ : فَأَنَا أَلِي جُذَاذَ النَّخْلِ وَأُعْطِيكُمْ نِصْفَ الَّذِي قُلْتُ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

Bashir bin Yasar said “When Allaah bestowed Khaibar on His Prophet (ﷺ) as fai’ (spoils), he divided it into thirty six lots. Each lot comprised one hundred portions. He separated its half for his emergent needs and whatever befalls him. Al Watih and Al Kutaibah and Al Salalim and whatever acquired with them. He separated the other half and he divided Al Shaqq and Nata’ and whatever acquired with them. The portion of the Apostle of Allaah(ﷺ) lay in the property acquired with them.

(3410) İbn Abbas (r.anhüma)'dan, şöyle dediği rivayet edilmiştir:

Rasûlullah (s. a), Hayber'i fethetti; arazinin, beyaz (gümüş) ve sarı (altın) ne varsa

hepsinin kendisine ait olmasını şart koştu.Hayberliler:

"Biz çiftçiliği sizden daha iyi biliriz. Araziyi (çıkacak) meyvenin yarısı sizin yarısı da
bizim olmak üzere bize ver" dediler. -İbn Abbas, Hz. Peygamber'in bu şart üzere
onlara verdiğini zannetti-.

Hurmaların toplanma vakti geldiği zaman Rasûlullah (s. a) Abdullah b. Revâha'yı
Hayberlilere gönderdi. Abdullah (ağaçlardaki) hurmayı tahmin etti. Medineliler ona
(tahmin etti manasına gelen "harez" kelimesine) el-haras diyorlardı. Abdullah:
Şu hurma ağaçlarında; şu kadar, şu kadar hurma var, dedi.
Hayberliler:

Ey Revâha'nm oğlu! Bize çok söyledin (çok tahmin ettin), dediler. Abdullah:
Hurmayı tahmine ben yetkiliyim. Söylediğimin yarısını size vereceğim.
Hayberliler:

İşte bu hak, yer ve gök onunla ayakta duruyor. Biz senin dediğini almaya razıyız,
[2691

dediler.
Açıklama

Hadis-i şerif, Hayber arazisinin yahudilere nasıl ortağa verildiğini açıklamaktadır.
Görüldüğü gibi, Hz. Peygamber (s.a) hurmaların toplanma vakti gelince, Abdullah b.



Revâha'yı tek başına Hayber'e gönderdi. Bu hali bazı âlimler tarafından haberi vahidle
amel etmenin cevazına delâlet sayılmıştır. Abdullah b. Revâha ağaçtaki meyveyi çok
iyi tahmin edebiliyordu.

Abdullah Hayber'e varınca bahçelerdeki hurmanın mikdarmı tahmin etti. Yahudiler bu
tahminin fazla olduğunu ileri sürerek itiraz ettiler. Abdullah bu itiraza tahmininin fazla
olmadığını ima ederek, "tahmin ettiğim hurmanın yansım size vereceğim" dedi. Yani
fazla tahminde bulunmuşsa bunun zararını kendisinin çekeceğini söyledi. Yahudiler
buna razı olup takdir ettiler ve, "yerin ve göğün adalet üzere durduğunu" söylediler.
Yahudilerin bu sözü söylemelerine sebep olan hadise Muvatta'da şöyle anlatılır:
Yahudiler, kadınlarının zinetlerinden topladılar ve Abdullah'a: "Bunlar senin, ölçüyü
biraz azalt ve taksimde göz yum" dediler. Buna Abdullah b. Revâha şöyle karşılık
verdi: "Ey yahudiler! Vallahi sizler bana göre Allah'ın yarattıklarının en kötüsüsünüz.
Ben size ne için zulmedeyim ki? Ama sizin bana teklif ettiğiniz rüşvet zulümdür. Biz
onu asla yemeyiz." Bunun üzerine yahudiler: "İşte gökler ve yer bununla (adaletle)
ayakta durur" dediler.

Abdullah b. Revâha'nm hurma ağaçlarmdaki hurmayı önceden tahmin etmesi iki
maksada dayanabilir:

1- Meyveden yenilmeden önce, ondan verilecek meyvenin hesaplanması. Böylece
zekâtının tamı tamına verilmesi. 3413 numarada gelecek olan hadis buna delâlet eder.

2- Yahudilerin, hurmaları bölüşülmeden önce koparıp çalmalarım önlemek. Çünkü

r2701

onlar müslüman olmadıkları için kendilerinden her türlü melanet beklenir.
Bazı Hükümler

1. Gayri müslimlerle müsâkât (bahçe ortaklığı) caizdir.

2. Ortağa verilen bahçenin mahsulünün önceden tahmin edilip, ona göre hisse
istenmesi caizdir.

3. Karşı tarafı razı etmek için, tahmin edilen mikdann yarısını işçiye verip kalanını
bahçe sahibinin alması caizdir.

izm

4. Haberi vahidle amel etmek caizdir.