بَابٌ فِي زَرْعِ الْأَرْضِ بِغَيْرِ إِذْنِ صَاحِبِهَا

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابٌ فِي زَرْعِ الْأَرْضِ بِغَيْرِ إِذْنِ صَاحِبِهَا

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3006 حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ ، حَدَّثَنَا شَرِيكٌ ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ ، عَنْ عَطَاءٍ ، عَنْ رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَنْ زَرَعَ فِي أَرْضِ قَوْمٍ بِغَيْرِ إِذْنِهِمْ ، فَلَيْسَ لَهُ مِنَ الزَّرْعِ شَيْءٌ وَلَهُ نَفَقَتُهُ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Prophet fought with the people of Khaybar, and captured their palm-trees and land, and forced them to remain confined to their fortresses. So they concluded a treaty of peace providing that gold, silver and weapons would go to the Messenger of Allah (ﷺ), and whatever they took away on their camels would belong to them, on condition that they would not hide and carry away anything. If they did (so), there would be no protection for them and no treaty (with Muslims).

They carried away a purse of Huyayy ibn Akhtab who was killed before (the battle of) Khaybar. He took away the ornaments of Banu an-Nadir when they were expelled.

The Prophet (ﷺ) asked Sa'yah: Where is the purse of Huyayy ibn Akhtab?

He replied: The contents of this purse were spent on battles and other expenses. (Later on) they found the purse. So he killed Ibn AbulHuqayq, captured their women and children, and intended to deport them.

They said: Muhammad, leave us to work on this land; we shall have half (of the produce) as you wish, and you will have half. The Messenger of Allah (ﷺ) used to make a contribution of eighty wasqs of dates and twenty wasqs of wheat to each of his wives.

(3403) Râfı' b. Hadîc'ten, Rasûlullah (s.a)'m şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Bir kavmin arazisini izinleri olmadan eken kimseye ekinden hiçbir şey yoktur. Onun
[251]

için ücreti vardır."
Açıklama

Tirmizî bu hadis için; "Hasen- gariptir. Muhammed b. İsmail'e -yani Buharı- bu hadisi
sordum; hasen bir hadistir, dedi" demektedir.

Hattâbî ise bu hadisin, marifet ehlince hadis olarak bilinmediğini söyler ve şunları
ekler: "Hasen b. Yahya, Musa b. Harun el-Hammal'm bu hadisi münker görüp zayıf
kabul ettiğini ve şöyle dediğini haber verdi: Ebû İshak'tan Şüreyk'ten başka, Atâ'dan
da Ebû İshak'tan başka kimse hadis rivayet etmemiştir. Atâ ise Râfı' b. Hadîc'ten bir
şey işitmemiştir."

Yine Hattâbî'nin ifadesine göre, Buharı de bu hadisi zayıf olarak nitelemiş ve; "Bu
hadisi Ebû İshak'tan sadece Şüreyk rivayet etmiştir. Şüreyk de çokça veya zaman
zaman vehme düşerdi." demiştir.

Hattâbî'nin verdiği bilgiye göre; fakihlerin büyük çoğunluğu, ekinin tohum sahibine
ait olduğu görüşündedir. Eğer tohumu çiftçi vermişse tarlanın kirasını vermek
zorundadır. Ahmed b. Hanbel, "Eğer ekin duruyorsa tarla sahibine aittir, hasad
edilmişse tarla sahibi ücretini alır." derdi.

Avnü'i-Ma'bûd'da ise bu hadisle ilgili olarak şu bilgi verilmektedir:
Hadis-i şerif, bir kimsenin bir araziyi gasbedip de ekmesi halinde, çıkacak mahsulün
arazi sahibine ait olacağına delildir. Tarlayı eken de arazi sahibinden emeğinin
karşılığını alır.

Tirmizî; âlimlerin bir kısmının bu hadisle amel ettiğini söyler. Bu görüşte olanlar
Ahmed b. Hanbel ve İshak'tir.

İbn Reslân da Sünen Şerhinde şöyle der: "Tirmizî'nin dediği gibi Ahmed b. Hanbel bu
hadisi delil alarak şöyle demiştir:

Bir kimse başkasının toprağını eker de sahibi arazisini geri isterse, eğer o zaman ekin
hasad edilmişse ekin gâsıba aittir. Bu konuda herhangi bir ihtilâf bilmiyoruz. Çünkü
mahsul kendi malı (tohum) nm ürünüdür. Ama arazinin teslim vaktine kadarki kirasını
verir. Ayrıca, arazide meydana gelen noksanlığı da dâmin olur ve tarladaki çukurları
düzeltir. Eğer tarla sahibi tarlasını daha ekin biçilmeden geri alırsa, gâsıbı ekini
sökmeye zorlamaz. Tarla sahibi, dilerse gâsıbm ücretini verip ekine sahib olur, dilerse
ekini gâsıba bırakır.

İmam Şafiî ve fakihlerin çoğuna göre ise tarla sahibi gâsıbı ekini sökmeye
zorlayabilir. Bunlar: "Hiçbir zalimin (diktiği) kökü için hak yoktur" hadisini delil
almışlardır. Bunlara göre, ekin her halükârda tohum sahibine aittir. Arazinin kirasını
vermek zorundadır."

Şevkânî, birinci görüşün (Ahmed b. Hanbel*in görüşü) daha haklı olduğunu söyler ve
İmam Mâlik ile Medineli âlimlerin birçoğundan da aynı görüşün nakledildiğini
bildirir..

Hanefîlere göre; gâsıb ekini alır, ancak arazinin kirasını verir, tarlada meydana gelen
noksanı öder, tohumunu ve yaptığı masrafları alır, kalanını da fakirlere tasadduk eder.
Çünkü başka birinin mülkünde tasarruf edilerek elde edilen kazancın tasadduk
edilmesi gerekir.



Bu konuyu toparlarsak diyebiliriz ki; bir kimse başka birisinin toprağını onun izni
olmadan ekerse, Ahmed b. Hanbel'e göre, ekin henüz hasad edilmemişse, tarla
sahibine aittir; hasad edilmişse, gâsıba aittir. Ancak tarlanın kirasını öder.
Hanefî ve Şâfıilere göre ekin gâsıba ait ohuytarla sahibine kirayı ve ekinin tarlada

£2521

meydana getirdiği noksanı öder.
Bazı Hükümler

Bir kimse sahibinin izni olmadan bir tarlayı ekerse, ücretim alır. Ekinden hiçbir şey
[253]

alamaz.

33. Muhâbera

Muhâbera; üçte bir, dörtte bir gibi muayyen bir hisse karşılığında yapılan müzâraa
akdidir. Buharî bu tarifi benimser. Bu kelime, Kâmus'ta da böyle tarif edilmiştir.
Nevevî; müzâraa ve muhâberamn birbirine yakın manalarda kullanıldıklarım söyler.
Nevevî'nin Şafiî ulemasının cumhuruna nisbet ettiği bir ifadeye göre; tohum tarla

1254]

sahibi tarafından verilirse müzâraa çiftçi tarafından verilirse muhâbera denilir.