بَابٌ فِي التَّشْدِيدِ فِي ذَلِكَ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابٌ فِي التَّشْدِيدِ فِي ذَلِكَ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2998 حَدَّثَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ شُعَيْبِ بْنِ اللَّيْثِ ، حَدَّثَنِي أَبِي ، عَنْ جَدِّي اللَّيْثِ ، حَدَّثَنِي عُقَيْلٌ ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ ، أَخْبَرَنِي سَالِمُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ ، أَنَّ ابْنَ عُمَرَ ، كَانَ يَكْرِي أَرْضَهُ حَتَّى بَلَغَهُ أَنَّ رَافِعَ بْنَ خَدِيجٍ الْأَنْصَارِيَّ ، حَدَّثَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ يَنْهَى عَنْ كِرَاءِ الْأَرْضِ فَلَقِيَهُ عَبْدُ اللَّهِ ، فَقَالَ : يَا ابْنَ خَدِيجٍ ، مَاذَا تُحَدِّثُ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي ، كِرَاءِ الْأَرْضِ ؟ ، قَالَ رَافِعٌ لِعَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ : سَمِعْتُ عَمَّيَّ وَكَانَا قَدْ شَهِدَا بَدْرًا يُحَدِّثَانِ أَهْلَ الدَّارِ ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَهَى عَنْ كِرَاءِ الْأَرْضِ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ : وَاللَّهِ لَقَدْ كُنْتُ أَعْلَمُ فِي عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّ الْأَرْضَ تُكْرَى ثُمَّ خَشِيَ عَبْدُ اللَّهِ أَنْ يَكُونَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَحْدَثَ فِي ذَلِكَ شَيْئًا لَمْ يَكُنْ عَلِمَهُ فَتَرَكَ كِرَاءَ الْأَرْضِ ، قَالَ أَبُو دَاوُدَ : رَوَاهُ أَيُّوبُ ، وَعُبَيْدُ اللَّهِ ، وَكَثِيرُ بْنُ فَرْقَدٍ ، وَمَالِكٌ ، عَنْ نَافِعٍ ، عَنْ رَافِعٍ ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَرَوَاهُ الْأَوْزَاعِيُّ ، عَنْ حَفْصِ بْنِ عِنَانٍ الْحَنَفِيِّ ، عَنْ نَافِعٍ ، عَنْ رَافِعٍ ، قَالَ : سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَكَذَلِكَ رَوَاهُ زَيْدُ بْنُ أَبِي أُنَيْسَةَ ، عَنِ الْحَكَمِ ، عَنْ نَافِعٍ ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ ، أَنَّهُ أَتَى رَافِعًا ، فَقَالَ : سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، فَقَالَ : نَعَمْ ، وَكَذَا قَالَ : عِكْرِمَةُ بْنُ عَمَّارٍ ، عَنْ أَبِي النَّجَاشِيِّ ، عَنْ رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ ، قَالَ : سَمِعْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَلَيْهِ الصَّلَاة وَالسَّلَامُ ، وَرَوَاهُ الْأَوْزَاعِيُّ ، عَنْ أَبِي النَّجَاشِيِّ ، عَنْ رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ ، عَنْ عَمِّهِ ظُهَيْرِ بْنِ رَافِعٍ ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ أَبُو دَاوُدَ : أَبُو النَّجَاشِيِّ ، عَطَاءُ بْنُ صُهَيْبٍ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

Anas said “Captives were gathered at Khaibar. Dihyah came out and said “Apostle of Allaah(ﷺ) give me a slave girl from the captives.” He said “Go and take a slave girl. He took Safiyyah daughter of Huyayy. A man then came to the Prophet (ﷺ) and said “You gave Safiyyah daughter of Huyayy, chief lady of Quraizah and Al Nadir to Dihyah? This is according to the version of Ya’qub. Then the agreed version goes “she is worthy of you.” He said “call him along with her. When the Prophet (ﷺ) looked at her, he said to him “take another slave girl from the captives. The Prophet (ﷺ) then set her free and married her.

(3394) Salim b. Abdullah b. Ömer'den rivayet edildiğine göre;

İbn Ömer (r.anhüma), Râfi' b. Hadîc'in "Rasûlullah (s. a) araziyi kiraya vermeyi
nehyederdi." dediği haberini alıncaya kadar toprağını kiralardı. Râfi'a varıp;
Ey İbn Hadîc, araziyi kiralama konusunda Rasûlullah'dan ne haber veriyorsun? dedi.
Râfi'de Abdullah b. Ömer'e şu cevabı verdi:

Amcalarımı, -ikisi de Bedir'e iştirak etmişlerdir- ev halkına, Rasûlullah (s.a)'m araziyi
kiralamayı nehyettiğini haber verirlerken işittim. Bunun üzerine Abdullah:
Vallahi, Rasûlullah (s. a) devrinde tarlanın kiraya verildiğini zannediyordum, dedi.
Sonra Abdullah, Rasûlullah'm bu konuda kendisinin bilmediği bir şey ihdas etmiş
olmasından korktu ve araziyi kiraya vermeyi bıraktı.Ebû Dâvûd dedi ki:
Bu hadisi Eyyub, Ubeydullah, Kesîr brFerkad ve Mâlik, Nâfı'-den, Nâfi' Râfi'den, o da
Rasûlullah'tan rivayet etti. Evzaî de aynı hadisi Hafs b. înân [et-HanefiJ'den, o
Nâfi'den Nâfi'de Râfi'den rivayet etmiştir. (Bu rivayette) Râfi', "Rasûlullah'tan
işittim... " dedi. Aynı şekilde Zeyd b. Ebî Üneyse'nin Hakem' den, Hakem'in Nâfi'den,
onun da îbn Ömer'den rivayet ettiğine göre; İbn Ömer, Râfı'e gelip; "Rasûlullah'tan
işittin mi?" demiş, Râfı' de "evet" karşılığını vermiştir.

Yine bu hadisi, îkrime b. Ammâr, Ebû Necâşî'den, Ebû Necaşı de Râfi' [b.Hadîc)"den,
"Rasûlullah (s.a)'tan işittim" şeklinde rivayet etmişlerdir. el-Evzaîise, Ebû Necâşî'den,
o Râfı' b. Hadîc'ten, Râfi' de amcası Zahir b. Râfı' vasıtasıyla Hz. Peygamber'den
rivayet etmiştir.

12311

Ebû Dâvûd: "Necâşî'nin babası Atâ b. Süheyb'dir" der.
Açıklama

Bu hadisten anlaşıldığına göre, İbn Ömer tarlasını kiraya verip ektiriyor ve bunun
meşru olduğunu biliyordu. Ancak, Râfi' b. Hadîc'in, Rasûlullah'm tarlayı kiraya
vermeyi nehyettiğine dair haberini duydu ve konuyu kendisi ile görüştü. Daha sonra
da Hz. Peygamber'in önceki hükmü değiştirip tarlayı kiralamayı yasakladığı ve
kendisinin bundan haberdar olmadığı endişesiyle tarlasını kiraya vermekten vazgeçti.
Hadisin Müslim'deki bir rivayetinde, İbn Ömer'in Muâviye'nin hilâfetinin ilk yıllarına
kadar tarlasını kiraladığı, o zaman Râfı'in haberini duyduğu ifade edilmektedir.
Önceki babın ilk hadisini izah ederken de işaret ettiğimiz gibi, müzâra-anm caiz



olmadığına delâlet eden bu hadis birçok yoldan ve değişik lafızlarla gelmiştir. Ebû
Dâvûd bu yollan, hadisin sonunda göstermiştir. Münzirî bütün isnadlarm gayet iyi
olduğunu söyler.

Ebû Davud'un hadisin sonunda işaret ettiği rivayetlerde görüldüğü üzere hadisin bazı
rivayetlerinde Râfi'in bizzat kendisinin Hz. Peygamber' den işittiği ifade edilmektedir.
Bazılarında ise tarlayı kiraya vermenin caiz olmadığına delâlet eden haberi kendisine
amcalarının verdiği belirtilmektedir. Bu farklı ifadeler, bir kısım âlim tarafından
rivayette bir kusur olarak görülmüş ve delil olmaya uygun bulunmamıştır.
Hadisin zahiri, tarlayı kiraya vermenin caiz olmadığına delâlet etmektedir. Bu konu ile
ilgili geniş bilgi, bundan öncei babın ilk hadisinin şerhinde geçmiştir. Burada tekrarına
f2321

lüzum yoktur.
Bazı Hükümler

1. Tarlayı kiraya vermek caiz değildir. Konu daha önce tartışılmıştır.

2. Yaptığı bir işin, Hz. Peygamber'in emir ve tatbikatına uymadığını öğrenen bir

f2331

kimse, derhal o işi terk etmelidir.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2999 حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ بْنِ مَيْسَرَةَ ، حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ الْحَارِثِ ، حَدَّثَنَا سَعِيدٌ ، عَنْ يَعْلَى بْنِ حَكِيمٍ ، عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ يَسَارٍ ، أَنَّ رَافِعَ بْنَ خَدِيجٍ ، قَالَ : كُنَّا نُخَابِرُ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، فَذَكَرَ أَنَّ بَعْضَ عُمُومَتِهِ أَتَاهُ ، فَقَالَ : نَهَى رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنْ أَمْرٍ كَانَ لَنَا نَافِعًا ، وَطَوَاعِيَةُ اللَّهِ وَرَسُولِهِ أَنْفَعُ لَنَا ، وَأَنْفَعُ ، قَالَ : قُلْنَا وَمَا ذَاكَ ؟ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَنْ كَانَتْ لَهُ أَرْضٌ فَلْيَزْرَعْهَا ، أَوْ فَلْيُزْرِعْهَا أَخَاهُ ، وَلَا يُكَارِيهَا بِثُلُثٍ وَلَا بِرُبُعٍ وَلَا بِطَعَامٍ مُسَمًّى ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ ، حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ ، عَنْ أَيُّوبَ ، قَالَ : كَتَبَ إِلَيَّ يَعْلَى بْنُ حَكِيمٍ ، أَنِّي سَمِعْتُ سُلَيْمَانَ بْنَ يَسَارٍ ، بِمَعْنَى إِسْنَادِ عُبَيْدِ اللَّهِ ، وَحَدِيثِهِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

We were at Mirbad. A man with dishevelled hair and holding a piece of red skin in his hand came.

We said: You appear to be a bedouin. He said: Yes. We said: Give us this piece of skin in your hand. He then gave it to us and we read it. It contained the text: From Muhammad, Messenger of Allah (ﷺ), to Banu Zuhayr ibn Uqaysh. If you bear witness that there is no god but Allah, and that Muhammad is the Messenger of Allah, offer prayer, pay zakat, pay the fifth from the booty, and the portion of the Prophet (ﷺ) and his special portion (safi), you will be under by the protection of Allah and His Apostle.

We then asked: Who wrote this document for you? He replied: The Messenger of Allah (ﷺ).

(3395) Râfi' b. Hadîc şöyle demiştir:

Biz Rasûlullah (s. a) zamanında ziraî ortakçılık yapardık.

Râfi', amcalarından birisinin kendisine gelip şöyle dediğini söyledi:

Rasûlullah (s. a) bizim için faydalı olan bir şeyi yasakladı, arna Allah'a ve Rasûlüne

itaat bizim için daha faydalıdır, daha faydalıdır.

Râfi' devamla der ki:

O nedir? dedik.

Rasûlullah (s. a); "Kimin arazisi varsa eksin veya kardeşine ektirsin. Üçte birine veya
dörtte birine veya mikdarı belli olan bir buğday karşılığında kiraya vermesin"
[234]

buyurdu.
Açıklama

Tercemeye, "Ziraî ortakçılık yapardık" diye geçtiğimiz kelimesinin maşdan olan "el-
muhâbere" kelimesinin manası konusunda farklı görüşler vardır. AIiyyü'1-Kârî bu ha-
disi izah ederken; "Yani ekin eker ve müzâraanm caiz oludğuna hükmeder ve
sıhhatine inanırdık" der. Şevkânî, muhabere kelimesinin "el-habîr" kelimesinden
türediğini, bu kelimenin de çiftçi, köylü, ziraatçi manasına geldiğini söyler. Ebû
Ubeyde ve birçok lügat ve fıkıh âliminin de bu görüşü benimsediği belirtilmektedir.
Şâfıîler de "muhâbere"yi, "Tohumu ortakçı verip çıkan mahsulün bir kısmım almak
üzere yapılan muamele" şeklinde tarif ederler.

Muhabere, müzâraa ve müsâkat'm aynı manada kullanıldığı da söylenir. Buharı ve
Şafiî'nin ifadelerinden bu anlaşılmaktadır.

Kâmus'da; "Muhabere, tarlayı yarıya veya başka bir oran karşılığında ekmektir."
denilir.

Bu kelimenin manası konusunda daha başka görüşler de vardır. Ama en meşhurları



bunlardır. Buradaki ifadelerden, muhaberenin müzâraa manasında olduğu
anlaşılmaktadır.

Görüldüğü gibi bu rivayete göre müzâraayı nehyeden haberi Rasûlul-lah'tan işiten
Râfi' b. Hadîc değil, amcasıdır. Bundan evvelki hadiste, bizzat kendisinin işittiğine
dair rivayetlere de işaret edilmişti.

Hadis; çıkacak mahsulün üçte biri, dörtte biri gibi bir oran karşılığında olanın yanı
sıra, mikdarı belli edilen buğday ve arpa karşılığında arazi kiralamanın da caiz
olmadığını göstermektedir. Önce de geçtiği gibi, âlimler arasında üçte biri, dörtte biri
karşılığında arazi kiralamayı caiz görmeyenler vardı. Mikdarı tayin edilen buğday
veya arpa karşılığında kiralamak ise İmam Mâ-lik'in dışındaki ulemaya göre caizdir.
Ulemanın görüşlerinin hadisin bu bölümüne ters düşmemesi için şöyle bir. izaha
ihtiyaç vardır: Hadiste belirtilen; "Mikdarı tayin edilen (taam) buğday veya arpadan
maksad; kiralanan tarladan kalkan buğdaylar, ya da arazinin belli yerlerinden çıkacak

13351

mahsuldür. Yahutta buradaki nehiy tenzihidir."

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3000 حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ ، حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ ذَرٍّ ، عَنْ مُجَاهِدٍ ، عَنِ ابْنِ رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ ، عَنْ أَبِيهِ ، قَالَ : جَاءَنَا أَبُو رَافِعٍ ، مِنْ عِنْدِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : عَنْ أَمْرٍ كَانَ يَرْفُقُ بِنَا ، وَطَاعَةُ اللَّهِ ، وَطَاعَةُ رَسُولِهِ أَرْفَقُ بِنَا ، نَهَانَا أَنْ يَزْرَعَ أَحَدُنَا ، إِلَّا أَرْضًا يَمْلِكُ رَقَبَتَهَا أَوْ مَنِيحَةً يَمْنَحُهَا رَجُلٌ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

Ka’ab bin Malik who was one of those whose repentance was accepted said “Ka’ab bin Al Ashraf used to satire the Prophet (ﷺ) and incited the infidels of the Quraish against him. When the Prophet (ﷺ) came to Madeena, its people were intermixed, some of them were Muslims and others polytheists aho worshipped idols and some were Jews. They used to hurt the Prophet (ﷺ) and his Companions. Then Allaah Most High commanded His Prophet to show patience and forgiveness. So Allaah revealed about them “And ye shall certainly hear much that will grieve you from those who receive Book before you”. When Ka’ab bin Al Ashraf refused to desist from hurting the Prophet (ﷺ) the Prophet(ﷺ) ordered Sa’d bin Mu’adh to send a band to kill him. He sent Muhammad bin Maslamah and mentioned the story of his murder. When they killed him, the Jews and the polytheist were frightened. Next day they came to the Prophet (ﷺ) and said “Our Companions were attacked and night and killed.” The Prophet(ﷺ) informed them about that which he would say. The Prophet (ﷺ) then called them so that he could write a deed of agreement between him and them and they should fulfill its provisions and desist from hurting him. He then wrote a deed of agreement between him and them and the Muslims in general.”

(3397) Râfi' b. Hadîc'in oğlu babası (Râfi') nm şöyle dediğini rivayet etti:
Ebû Râfi', Rasûlullah (s.a)'in yanından gelip bize şöyle dedi: Rasûlullah (s. a) bizi, bize
faydalı bir işten nehyetti. Ama Allah'a ve Rasûlüne itaat bizim için daha faydalıdır.
Bizi, maliyetine sahip olduğumuz veya birisinin karşılıksız olarak ekmemiz için-

f2381

verdiğinin dışındaki bir toprağı ekmekten nehyetti.
Açıklama

Hadisteki Ebû Râfi', Râfi' b. Hadîc'in amcaları olan Zuhayr veya Muzhır den birisi
olsa gerektir.

Hadisin, Râfı'in bu konudaki diğer hadislerinden farklı bir tarafı yoktur. Müzâraanm

f2391

yasak oluşuna delâlet etmektedir.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3001 حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ ، أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ ، عَنْ مَنْصُورٍ ، عَنْ مُجَاهِدٍ ، أَنَّ أُسَيْدَ بْنَ ظُهَيْرٍ ، قَالَ : جَاءَنَا رَافِعُ بْنُ خَدِيجٍ ، فَقَالَ : إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَمْرٍ كَانَ لَكُمْ نَافِعًا ، وَطَاعَةُ اللَّهِ ، وَطَاعَةُ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْفَعُ لَكُمْ : إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، يَنْهَاكُمْ عَنِ الحَقْلِ ، وَقَالَ : مَنِ اسْتَغْنَى عَنْ أَرْضِهِ فَلْيَمْنَحْهَا أَخَاهُ ، أَوْ لِيَدَعْ ، قَالَ أَبُو دَاوُدَ : وَهَكَذَا رَوَاهُ شُعْبَةُ ، وَمُفَضَّلُ بْنُ مُهَلْهَلٍ ، عَنْ مَنْصُورٍ ، قَالَ شُعْبَةُ : أُسَيْدٌ ابْنُ أَخِي رَافِعِ بْنِ خَديِجٍ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

Ibn ‘Abbas said “When the Apostle of Allaah(ﷺ) had victory over Quraish in the batte of Badr and came to Madeenah he gathered the Jews in the market of Banu Qainuqa and said “O community of Jews embrace Islam before you suffer an injury as the Quraish suffered.” They said “Muhammad, you should not deceive yourself (taking pride) that you had killed a few persons of the Quariash who were inexperienced and did not know how to fight. Had you fought with us, you would have known us. You have never met people like us.” Allah Most High revealed about this the following verse “Say to those who reject faith, soon will ye be vanished... one army was fighting in the cause of Allaah, the other resisting Allaah.”

(3398) Üseyd b. Zuhayr şöyle demiştir:
Râfi' b. Hadîc bize gelip;

Şüphesiz Rasûlullah (s. a) size, sizin için faydalı olan bir şeyi yasaklıyor. Ama Allah'a
ve Rasûlüne itaat sizin için daha faydalıdır. Şüphesiz Rasûlullah size, araziyi kiraya ve
eyi yasak ediyor. Efendimiz; "Toprağına ihtiyaç duymayan kişi ya kardeşine versin ya
da boş bıraksın" buyurdu, dedi.



Ebû Dâvûd dedi ki: Bu hadisi, Şu'be ve Mufaddai b. Mühelhel de Mansur'dan aynen
böyle rivayet etti.

[240]

Şu'be; "Üseyd, Râfi' b. Hadîc'in kardeşinin oğludur." dedi.
Açıklama

Hadis, müzâraayı menetmektedir. Hz. Peygamber, ihtiyacından fazla tarlası olanlara,
tarlalarını öncelikle, toprağı olma yan müsİümanlara karşılık beklemeden vermelerini
tavsiye etmektedir. Bu verme, mallığma değil, iare oUrâk vermedir. Ama yine de
büyük bir âlicenablık ve şefkat duygusunun eseridir. Bir kimse için kendi malını,
hiçbir karşılık gözetmeden diğer bir müslümanm istifadesine sunması İslâm'ın dışın-
daki din ve düzenlerde pek rastlanacak bir şey değildir. Bilindiği gibi dinimiz, devamlı
olarak zenginlerin fakirlere yardımcı olmalarını, ikramda bulunmalarını emretmiştir.
Böylece hem fakirin karnı doyacak, hem de zengin ve fakir arasında sevgi ve saygı
yayılacaktır. Bu iki kesim birbirine diş bileyen, kin besleyen iki ayrı kamp değil, sevgi
ve saygı duyan kardeşler olacaklardır.

Efendimiz, tarlasını ekmeyen ve bir başkasının istifadesine sunmak istemeyenlere boş
bırakmalarını, kiraya vermemelerini emretmektedir. "Arazi boş bırakılacağına ihtiyaç
sahiplerine kiraya ya da ortağa verilse, her iki taraf için daha iyi olmaz mı?" şeklinde
bir itiraz gelebilir. Gerçi araziyi boş bırakmak onu tamamen faydasız bırakmak demek
değildir. Çünkü bu, tarlanın dinlenmesini sağlayacağı gibi, hayvanlar için otlak
vazifesi de yapabilir. Ama, toprağı olmayana ortağa veya kiraya verilmesinin
ekonomik faydası daha büyüktür. Bir taraftan, ortak eken ihtiyaç sahibi ürün elde eder.
Öbür taraftan öşür alınmak suretiyle devlet hazinesi, dolayısıyla fakir halk fayda
sağlar. Buna rağmen tarlayı kiraya vermeyi yasaklamaktaki hikmetin ne olduğunu
anlamakta güçlük çekiyoruz. .

Ulemanın büyük çoğunluğunun ictihadlarmm bu manadaki hadislere zıt olduğunu
biliyoruz. Ahmed b. Hanbel'in bu konudaki Râfi' hadisleri için; "Çok renkli" dediğine

um

yukarıda işaret etmiştik.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3002 حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ ، حَدَّثَنَا يَحْيَى ، حَدَّثَنَا أَبُو جَعْفَرٍ الْخَطْمِيُّ ، قَالَ : بَعَثَنِي عَمِّي أَنَا وَغُلَامًا لَهُ إِلَى سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ ، قَالَ : فَقُلْنَا لَهُ شَيْءٌ بَلَغَنَا عَنْكَ فِي الْمُزَارَعَةِ ؟ ، قَالَ : كَانَ ابْنُ عُمَرَ ، لَا يَرَى بِهَا بَأْسًا حَتَّى بَلَغَهُ عَنْ رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ ، حَدِيثٌ فَأَتَاهُ فَأَخْبَرَهُ رَافِعٌ ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَتَى بَنِي حَارِثَةَ فَرَأَى زَرْعًا فِي أَرْضِ ظُهَيْرٍ ، فَقَالَ : مَا أَحْسَنَ زَرْعَ ظُهَيْرٍ ، قَالُوا : لَيْسَ لِظُهَيْرٍ ، قَالَ : أَلَيْسَ أَرْضُ ظُهَيْرٍ ؟ ، قَالُوا : بَلَى ، وَلَكِنَّهُ زَرْعُ فُلَانٍ ، قَالَ : فَخُذُوا زَرْعَكُمْ وَرُدُّوا عَلَيْهِ النَّفَقَةَ ، قَالَ رَافِعٌ : فَأَخَذْنَا زَرْعَنَا وَرَدَدْنَا إِلَيْهِ النَّفَقَةَ ، قَالَ سَعِيدٌ : أَفْقِرْ أَخَاكَ أَوْ أَكْرِهِ بِالدَّرَاهِمِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Messenger of Allah (ﷺ) said: If you gain a victory over the men of Jews, kill them. So Muhayyisah jumped over Shubaybah, a man of the Jewish merchants. He had close relations with them. He then killed him. At that time Huwayyisah (brother of Muhayyisah) had not embraced Islam. He was older than Muhayyisah. When he killed him, Huwayyisah beat him and said: O enemy of Allah, I swear by Allah, you have a good deal of fat in your belly from his property.

(3399) Ebu Ca'fer el-Hatmî şöyle dedi:

Amcam, beni bir çocuğu ile birlikte Saîd b. el-Müseyyeb'e gönderdi. Biz Saîd'e;
Senden bize müzâraa ile ilgili bir haber ulaştı, dedik. Şu karşılığı verdi:
İbn Ömer kendisine Râfi' b. Hadîc'in hadisi gelinceye kadar mü-zâraada bir mahzur
görmezdi. Râfi', İbn Ömer'e gelip şunu haber verdi:

Rasûlullah (s.a); Harise oğullarına gelip, Zuhayr'm tarlasındaki ekini gördü ve:
"Zuhayr'm ekini ne kadar güzel!" dedi. Oradakiler:
Zuhayr'm değil, dediler.
"Tarla Zuhayr'm değil mi?"
Evet, ama o ekin filanın.

"Ekininizi alın, Zuhayr'a da ücretini verin" buyurdu. Râfi'; "Biz ekinimizi aldık, ona da
ücretini verdik" dedi. Saîd der ki: "Tarlanı ya kardeşine iare olarak (karşılıksız), ya da

f2421

dirhem karşılığında kiraya ver."



Açıklama



Hadis, tarlayı ortağa vermenin caiz olmadığına işaret etmektedir. Ayrıca ziraat
ortaklığı fasıd olduğu takdirde, ekımn çift çiye ait olacağı; tarla sahibine de tarlasının
ücretinin verileceği anlaşılmaktadır. Hanefî mezhebine göre bu durumda, yani ortaklık
fasid olduğunda, mahsul tohum sahibine ait olur. Karşı taraf ise ecr-i misli; yani çiftçi
ise emeğinin karşılığını, tarla sahibi ise tarlasının kira bedelini alır. Hanefîler bu ha-
disten, tohumu tarla sahibi olan Zuhayr'm verdiğini anlamaktadırlar. Bu anlayışa göre

[243]

Hanefîlerin görüşü ile hadis arasında bir çelişki kalmamaktadır.
Bazı Hükümler

1. Tarlayı kiraya vermek caiz değildir.

2. Muzaraa fasıd olduğu takdirde, tarladaki ekin çiftçiye aittir. Tarla sahibine tarlanın

f2441

ücreti verilir.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3003 حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ ، حَدَّثَنَا أَبُو الْأَحْوَصِ ، حَدَّثَنَا طَارِقُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ ، عَنْ رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ ، قَالَ : نَهَى رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنِ المُحَاقَلَةِ وَالْمُزَابَنَةِ ، وَقَالَ : إِنَّمَا يَزْرَعُ ثَلَاثَةٌ : رَجُلٌ لَهُ أَرْضٌ فَهُوَ يَزْرَعُهَا ، وَرَجُلٌ مُنِحَ أَرْضًا فَهُوَ يَزْرَعُ مَا مُنِحَ ، وَرَجُلٌ اسْتَكْرَى أَرْضًا بِذَهَبٍ أَوْ فِضَّةٍ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

Abu Hurairah said, While we were in the mosque, the Apostle of Allaah(ﷺ) came out and said “Come on to the Jews. So we went out with him and came to them”. The Apostle of Allaah(ﷺ) stood up, called them and said “If you, the community of Jews accept Islam you will be safe”. They said “You have given the message Abu Al Qasim”. The Apostle of Allaah(ﷺ) said “Accept Islam you will be safe”. They said “You have given the message Abu Al Qasim”. The Apostle of Allaah(ﷺ) said “that I intended”. He then said the third time “Know that the land belongs to Allaah and His Apostle and I intend to deport you from this land. So, if any of you has property (he cannot take it away), he must sell it, otherwise know that the land belongs to Allaah and His Apostle (ﷺ).”

(3400) RâfT b. Hadîc'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasûlullah (s. a), münâkale ve
müzâbeneyi nehyetti ve; " Ancak üç kişi ekin ekebilir. Bunlar: Tarlası olan, kendisine
karşılıksız olarak arazi verilen, -o kendisine verilen tarlayı eker- ve altın ya da gümüş

1245]

karşılığında tarla kiraya tutan kişi" buyurdu.
Açıklama

Bu rivayete göre, müzâraayı yasak eden hadisi Hz. Peygamber'den RâfT b. Hadîc
bizzat kendisi duymuştur. Müzâraa-nm yasak oluşu, hadisin son bölümünden
anlaşılmaktadır. Çünkü orada ekin ekebilecek kişiler sayılmış, ortakçı olanlar bu
sayının içerisinde yer almamıştır. Hadisin baş tarafında ise muhâkale ve müzâbenenin
caiz olmadığı belirtilmiştir. Önce de belirtildiği gibi müzâbene; ağacın başındaki taze
hurmayı yerdeki kuru hurma karşılığında, muhâkale de tarladaki ekini buğday
karşılığında satmaktır.

[246]

Bu tabirlerle ilgili daha geniş bilgi 3361 no'lu hadiste geçmişti.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3004 قَالَ أَبُو دَاوُدَ : قَرَأْتُ عَلَى سَعِيدِ بْنِ يَعْقُوبَ الطَّالْقَانِيِّ ، قُلْتُ لَهُ : حَدَّثَكُمْ ابْنُ الْمُبَارَكِ ، عَنْ سَعِيدٍ أَبِي شُجَاعٍ ، حَدَّثَنِي عُثْمَانُ بْنُ سَهْلِ بْنِ رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ ، قَالَ : إِنِّي لَيَتِيمٌ فِي حِجْرِ رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ ، وَحَجَجْتُ مَعَهُ فَجَاءَهُ أَخِي عِمْرَانُ بْنُ سَهْلٍ ، فَقَالَ : أَكْرَيْنَا أَرْضَنَا فُلَانَةَ ، بِمِائَتَيْ دِرْهَمٍ ، فَقَالَ : دَعْهُ فَإِنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَهَى عَنْ كِرَاءِ الْأَرْضِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

AbdurRahman ibn Ka'b ibn Malik reported on the authority of a man from among the companions of the Prophet (ﷺ): The infidels of the Quraysh wrote (a letter) to Ibn Ubayy and to those who worshipped idols from al-Aws and al-Khazraj, while the Messenger of Allah (ﷺ) was at that time at Medina before the battle of Badr.

(They wrote): You gave protection to our companion. We swear by Allah, you should fight him or expel him, or we shall come to you in full force, until we kill your fighters and appropriate your women.

When this (news) reached Abdullah ibn Ubayy and those who were worshippers of idols, with him they gathered together to fight the Messenger of Allah (ﷺ).

When this news reached the Messenger of Allah (ﷺ), he visited them and said: The threat of the Quraysh to you has reached its end. They cannot contrive a plot against you, greater than what you yourselves intended to harm you. Are you willing to fight your sons and brethren? When they heard this from the Prophet (ﷺ), they scattered. This reached the infidels of the Quraysh.

The infidels of the Quraysh again wrote (a letter) to the Jews after the battle of Badr: You are men of weapons and fortresses. You should fight our companion or we shall deal with you in a certain way. And nothing will come between us and the anklets of your women. When their letter reached the Prophet (ﷺ), they gathered Banu an-Nadir to violate the treaty.

They sent a message to the Prophet (ﷺ): Come out to us with thirty men from your companions, and thirty rabbis will come out from us till we meet at a central place where they will hear you. If they testify to you and believe in you, we shall believe in you. The narrator then narrated the whole story.

When the next day came, the Messenger of Allah (ﷺ) went out in the morning with an army, and surrounded them.

He told them: I swear by Allah, you will have no peace from me until you conclude a treaty with me. But they refused to conclude a treaty with him. He therefore fought them the same day.

Next he attacked Banu Quraysh with an army in the morning, and left Banu an-Nadir. He asked them to sign a treaty and they signed it.

He turned away from them and attacked Banu an-Nadir with an army. He fought with them until they agreed to expulsion. Banu an-Nadir were deported, and they took with them whatever their camels could carry, that is, their property, the doors of their houses, and their wood. Palm-trees were exclusively reserved for the Messenger of Allah (ﷺ). Allah bestowed them upon him and gave them him as a special portion.

He (Allah), the Exalted, said: What Allah has bestowed on His Apostle (and taken away) from them, for this ye made no expedition with either camel corps or cavalry. He said: Without fighting. So the Prophet (ﷺ) gave most of it to the emigrants and divided it among them; and he divided some of it between two men from the helpers, who were needy, and he did not divide it among any of the helpers except those two. The rest of it survived as the sadaqah of the Messenger of Allah (ﷺ) which is in the hands of the descendants of Fatimah (Allah be pleased with her).

(3401) [Ebû Dâvûd şöyle dedi]: Saîd b. Ya'kub et-Tâlekanî'ye okudum; dedim ki:
Ibnü'l-Mübârek size Şüca'm babası Saîd'den, "Bana Osman b. Sehl b. RâfT b. Hadîc
haber verdi" diyerek şöyle rivayette bulundu mu?

Ben (dedem) RâfT b. Hadîc'in yanında bir yetimdim. Onunla birlikte haccettim.
Kardeşim İmrân b. Sehl, Râfı'a gelip;

Tarlamızı ikiyüz dirheme filân kadına kiraya verdik, dedi. O ise:

T2471

Bırak onu. Çünkü Rasûlullah (s. a) tarlayı kiraya vermeyi nehyetti, dedi.



Açıklama



Bu haber, para ile de olsa tarlayı kiralamanın caiz olmadiğma delalet etmektedir.
Oysa, daha önce gecen birçok hadiste, para karşılığında tarla kiralamanın caiz olduğu
ifade edilmişti. Bu durumda hadisler arasında bir çelişki göze çarpmaktadır. Ancak
bundan sonraki hadisin açıklamasında ulemamızın konuya bakış açıları hakkında

f2481

genel bir fikir verilmiştir.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3005 حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ ، حَدَّثَنَا الْفَضْلُ بْنُ دُكَيْنٍ ، حَدَّثَنَا بُكَيْرٌ يَعْنِي ابْنَ عَامِرٍ ، عَنِ ابْنِ أَبِي نُعْمٍ ، حَدَّثَنِي رَافِعُ بْنُ خَدِيجٍ ، أَنَّهُ زَرَعَ أَرْضًا فَمَرَّ بِهِ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَهُوَ يَسْقِيهَا فَسَأَلَهُ لِمَنِ الزَّرْعُ ؟ وَلِمَنِ الْأَرْضُ ؟ فَقَالَ : زَرْعِي بِبَذْرِي وَعَمَلِي لِي الشَّطْرُ وَلِبَنِي فُلَانٍ الشَّطْرُ ، فَقَالَ : أَرْبَيْتُمَا ، فَرُدَّ الْأَرْضَ عَلَى أَهْلِهَا وَخُذْ نَفَقَتَكَ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

Ibn ‘Umar said “The Jews Al Nadir and Quraizah fought with the Apostle of Allaah(ﷺ), so the Apostle of Allaah(ﷺ) expelled Banu Al Nadir and allowed the Quraizah to stay and favored them. The Quraizah thereafter fought (with the Prophet).” So he killed their men and divided their women, property and children among Muslims except some of them who associated with the Apostle of Allaah(ﷺ). He gave them protection and later on they embraced Islam. The Apostle of Allaah(ﷺ) expelled all the Jews of Madeenah in Toto, Banu Qainuqa, they were the people of ‘Abd Allaah bin Salam, the Jews of Banu Harith and any of Jews who resided in Madeenah.

(3402) RâfT b. Hadîc'ten rivayet edildiğine göre;

O bir araziyi ekmişti, tarlayı sularken kendisine Rasûlullah (s. a) uğrayıp:
"Ekin kimin, tarla kimin?" diye sordu.Râfı':

Tohumum ve emeğim karşılığında benim ekinim; yarısı benim, yarısı da filan
oğullarının, karşılığını verdi.
Bunun üzerine Rasûlullah (s. a):

T2491

"Ribâ muamelesi yaptınız, araziyi sahibine ver, sen de ücretini al" buyurdu.
Açıklama

Tamamı RâfT b. Hadîc'in hadislerinden teşekkül eden bab bu rivayetle son
bulmaktadır. Görüldüğü gibi, hadisin rivayetleri arasında oldukça önemli farklılıklar
var. Hz. Peygamber'in müzâraayı menettiğine dair haberi, bazı rivayetlere göre Râfi'in
amcaları kendisine söylemişler, bazılarına göre bizzat kendisi duymuştur. Bu rivayete
göre ise ortakçı çiftçi bizzat Râfi'in kendisidir. Ayrıca hâdisenin sunuluşu da rivayetler
arasında oldukça farklıdır. Bu durumu gözönüne alan âlimler hadisin muzdarip
olduğunu söylerler.

Avnü'l-Ma'bûd ve Bezlü'l-Mechûd'da, Fethu'l-Vedûd'dan naklen şöyle denilmektedir:
"Râfi'in hadisinin muzdarib olduğu, dolayısıyla onun terk edilip Hay-ber hadisine
dönmenin gerekli olduğu söylendi. "Hayberlilerin âmili çıkan malın yansını Hz.
Peygamber'e getirdi. Bu mahsulün içerisinde hurma ve ekin de vardı." Bu hadis,
müzâraanm caiz olduğuna delildir. Ahmed b. Han-bel ve Hanefî âlimlerimizden Ebû
Yusuf ve Muhammed böyle demişlerdir. Birçok âlim ise, mutlak olarak veya müzâraa
müsâkata tabi olmadığı zaman da yasak olduğunu söylerler."

Yine Avnü'l-Ma'bûd'un ifadesine göre; Aliyyül-Kârî, Hanefî mezhebinde fetvanın Ebû
Yusuf ve Muhammed'in görüşüne göre olduğunu söyler.

Nevevî; müzâraayı caiz görenlerin, onu nehyeden hadisleri iki şekilde te'vil ettiklerini
bildirir:

a) Ark kenarlarından veya belli bir kısımdan kalkacak mahsûl karşılığında kiraya
vermek.

b) Bu hadislerdeki nehiy, tenzîhen mekruha ve arazinin karşılıksız olarak iare yoluyla
ektirilmesine hamledilir.

Avnü'l-Ma'bûd'da; hadisler arasında uygunluk sağlamak için bu iki te'vilin veya
birisinin yapılmasının şart olduğu söylenir. Nitekim Buharı ikinci te'vili yapmıştır.
£2501



32. Sahibinin İzni Olmadan Bir Araziyi Ekmek