بَابٌ فِي الشَّرِكَةِ عَلَى غَيْرِ رَأْسِ مَالٍ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابٌ فِي الشَّرِكَةِ عَلَى غَيْرِ رَأْسِ مَالٍ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2992 حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ ، حَدَّثَنَا يَحْيَى ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ ، عَنْ أَبِي عُبَيْدَةَ ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ ، قَالَ : اشْتَرَكْتُ أَنَا وَعَمَّارٌ ، وَسَعْدٌ ، فِيمَا نُصِيبُ يَوْمَ بَدْرٍ قَالَ : فَجَاءَ سَعْدٌ بِأَسِيرَيْنِ وَلَمْ أَجِئْ أَنَا وَعَمَّارٌ بِشَيْءٍ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

Ibn ‘Awn said “I asked Muhammad about the portion of the prophet(ﷺ) and safi. He replied “A portion was taken for him along with the Muslims, even if he did not attend (the battle) and safi (special portion) was taken from the fifth before everything.”

(3388) Abdullah (b.Mes'ud)'ım şöyle dediği rivayet edilmiştir:Ben, Ammâr ve Sa'd,
Bedir günü, ele geçireceğimiz (ganimet) de ortak olmayı kararlaştırdık. Sa'd iki esir

r2091

getirdi, Ammâr ile ben ise bir şey getiremedik.
Açıklama

Münzirî,Ebû Ubeyde'nin babasından hadis işitmediğini söyleyerek, hadisin münkatı'
olduğunu ifade etmiştir.

Sarihler genellikle, bu hadisi "şirket-i a'mâP'in caiz oluşuna delil göstermektedirler.
Şirketin çeşitlerini izah ederken (hadis no: 3383) şirket-i a'mâli tarif etmiş ve bu
şirkete; şirket-i ebdân ve şirket-i sanâî de denildiğini söylemiştik.
Şirket-i a'mâl'da ortakların meşgul oldukları sahalar aynı olabileceği gibi, farklı da
olabilir. Meselâ iki terzi ortak olabileceği gibi, bir terzi ve bir marangoz da ortak
olabilirler. Her ortağın aynı sanatla meşgul olması şart değildir.

Ulemanın şirket-i a'mâlin hükmü konusundaki görüşleri aynı değildir; Süfyân-ı Sevrî,
Ahmed b. Hanbel ve Hanefilere göre caizdir. Ebû Sevr ve Şâfiîlere göre ise bâtıldır.
Şirket-i a'mâl (sermayesiz ortaklık) iki türlü tasavvur edilebilir:

1- Yukarıdaki misâllerde olduğu gibi, şahısların yapacakları iş ve elde edecekleri
ücrette ortaklık kurmaları ki, buna şirket-i ebdân, şirket-i a'mâl ve şirket-i sanâî denir.

2- Dağdan odun toplamak, otlaktan ot yolmak gibi haddizatında mubah olan şeyleri
elde etmekteki ortaklık. Yani iki veya daha çok kişinin aralarında, "Hepimiz
birbirimizin toplayacağı oduna ya da yolacağımız ota ortağız" şeklinde anlaşmaları.
Bu yolla aktedilen bir şirket Hanefilere göre caiz değildir. Hanbelî ve Mâlikîlere göre
ise caizdir.

Şirket-i a'mâli caiz görenler; bu konuda varid olan haberlere dayanırlar. Caiz
görmeyen Şâfıîler ise, insanların güç ve kabiliyetlerinin eşit olmadığını, dolayısıyla
böyle bir ortaklığın haksızlığa sebep olacağım söylerler.

Şevkânî; şirket-i ebdânı caiz görenlerin bu hadisi delil aldıklarım söyledikten sonra
Şâfıîlerin cevabını şu şekjlde ortaya koyar: "Bedir savaşının ganimetleri, Rasûlullah
(s.a)'a aitti, o istediğine verirdi." Şâfiîlere göre Abdullah, Ammâr ve Sa'd'm
anlaşmalarının önemli olmadığı; Sa'd'in getirdiği iki köleye diğerlerinin ortak oluşu,
kurdukları ortaklıktan dolayı değildi. Ra-sûlullah'm kendi hakkı olan bir şeyi üçüne
bağışlaması idi.

Şevkânî bu hadisin; herkesin elde etmesi mubah olan şeyleri yapmakta vekâleti caiz
görmeyen Hanefîlerin de aleyhine delil olduğunu söyler. Hanefi'ler hiç kimseye ait
olmayan ormandaki odunu toplamak, mer'adaki otu yolmak gibi herkes için mubah
olan şeylerde başkasını vekil tayin etmeyi caiz görmezler. Şevkânî'nin bu hadisi
Hanefîlerin aleyhine telakki etmesi, savaştaki ganimetin tüm gazilere ait olması ve
şirketin vekâleti de içine almasıdır. O bu hadisi, mübâhatı elde etmedeki ortaklığın
cevazına delil sayar.

Hanefîler, şirket-i a'mâl ile mubah olan şeyleri elde etmekteki ortaklığı ayrı ayrı
telakki ederler ve yukarıda belirtildiği gibi birincisini mubah, ikincisini fasid sayarlar.
Üzerinde durduğumuz hadîsi de aleyhlerine kabul etmezler. İbnü'l-Hümâm bu hadisi



şöyle değerlendirmiştir: "Savaşta elde edilen ganimet, Allah'ın hükmü ile gaziler
arasında ortaktır. Sadece birkaç kişinin ganimetin bir bölümüne ortak olmaları
mümkün değildir. Hz. Peygamber (s.a)'in bu üç sahâbîye yaptığı (Sa'dm getirdiği

[210]

esirleri onlara vermesi) tenfîldir ya da onlara düşen hissedir. Bazı Şâfıîler Bedir
ganimetinin Hz. Peygamber'e ait olduğunu, dolayısıyla istediği şekilde
dağıtılabileceğini söylerler."

İbnü'l-Hümâm bu sözleriyle, Hanelilerin görüşü ile hadis arasında bir çelişki

mıı

olmadığını ortaya koymuştur.
Bazı Hükümler

İki veya daha fazla kişinin, emekleri sonunda elde ede-çekleri gelirde ortak olmak

12121

üzere, ortaklık kurmaları caizdir.
30. Ziraî Ortaklıklar

Müzâraa: İki kişinin,, tarla bir taraftan, emek karşı taraftan ve çıkan mahsul; aralarında
anlaştıkları bir oranda ortak olmak üzere yaptıkları ziraî ortaklık demektir.
Müzâraanm en meşhur ve en yaygın tarifi budur. Diğer tarifler ve müzâraanm hükmü

izm

hadisin şerhinde anlatılacaktır.