بَابٌ فِي وَضْعِ الرِّبَا

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابٌ فِي وَضْعِ الرِّبَا

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2948 حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ ، حَدَّثَنَا أَبُو الْأَحْوَصِ ، حَدَّثَنَا شَبِيبُ بْنُ غَرْقَدَةَ ، عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ عَمْرٍو ، عَنْ أَبِيهِ ، قَالَ : سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي حَجَّةِ الْوَدَاعِ يَقُولُ : أَلَا إِنَّ كُلَّ رِبًا مِنْ رِبَا الْجَاهِلِيَّةِ مَوْضُوعٌ ، لَكُمْ رُءُوسُ أَمْوَالِكُمْ ، لَا تَظْلِمُونَ ، وَلَا تُظْلَمُونَ ، أَلَا وَإِنَّ كُلَّ دَمٍ مِنْ دَمِ الْجَاهِلِيَّةِ مَوْضُوعٌ ، وَأَوَّلُ دَمٍ أَضَعُ مِنْهَا ، دَمُ الْحَارِثِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ ، كَانَ مُسْتَرْضِعًا فِي بَنِي لَيْثٍ فَقَتَلَتْهُ هُذَيْلٌ قَالَ : اللَّهُمَّ هَلْ بَلَّغْتُ ، قَالُوا : نَعَمْ ، ثَلَاثَ مَرَّاتٍ ، قَالَ : اللَّهُمَّ اشْهَدْ ، ثَلَاثَ مَرَّاتٍ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

When I entered upon Mu'awiyah, he said: How good your visit is to us, O father of so-and-so. (This is an idiom used by the Arabs on such occasions). I said: I tell you a tradition which I heard (from the Prophet). I heard the Messenger of Allah (ﷺ) say: If Allah puts anyone in the position of authority over the affairs of the Muslims, and he secludes himself (from them), not fulfilling their needs, wants, and poverty, Allah will keep Himself away from him, not fulfilling his need, want and poverty. He said: He (Mu'awiyah) appointed a man to fulfil the needs of the people.

(3334) Süleyman b. Amr; babası (Amr b. el-Ahfas)'m şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Rasûlullah'ı (s.a) Veda Haccmda dinledim. Şöyle diyordu:

"Haberiniz olsun, şüphesiz cahiliye faizlerinden olan tüm faizler kaldırılmıştır.



[44]

Sermayeleriniz ise kendinize aittir. Siz zulmetmeyiniz, zulme de uğramaymız.
Haberiniz olsun, şüphesiz cahiliye devrinin bütün kan davaları kaldırılmıştır.
Kaldırdığım ilk kan davası Abdülmuttalib'in oğlu Hâris'-in kan davasıdır."
Haris, Benî Leys kabilesinde çocuğuna süt annesi aramakta idi. onu Huzeyl öldürdü.
Hz. Peygamber devamla şöyle dedi: " (Ey Allah'ım!) Tebliğ ettim mi?"
îahâbîler üç kerre: - Evet, dediler. Rasûlullah da üç sefer:

[451

"Allah'ım, sen şahid ol" dedi.
Açıklama

Hadisin Tİrmizî ve İbn Mâce'nin Sünen'lerindeki rivayetleri buradakinden daha
uzundur. Ebû Dâvûd'da da hacc bahsinde 1905 numarada geçmiştir.
Hadisin buradaki bölümü, Veda hutbesinin bir bölümüdür ve kan davası ve faizle
alâkalı kısmıdır. Hutbenin bu bölümünün rivayetleri arasında da bazı farklar göze
çarpmaktadır. Bunlardan birisine dipnotta işaret edilmiştir. Ayrıca Hz. Peygamber
(s.a)'in kaldırdığını bildirdiği kan davası, bu rivayete göre Abdülmuttalib'in oğlu
Hâris'in kan davasıdır. Tirmizî ve İbn Mâce'nin rivayetleri de böyledir. Ebû Davud'un
1905 numaradaki ve İbn İshak'm rivayetlerine göre ise bu davanın, Hâris'in değil oğlu
Rabîa'nm kan davası olduğu bildirilmektedir.

Hattâbî; musannifin, "Hâris'in kanı" şeklindeki rivayetini eie alıp, "diğer rivayetlere
göre Hz. Peygamber'in kaldırdığı ilk kan davası", Abdülmuttalib'in torunu Rabîa'nm
kan davasıdır" deyip, İbnü'l-Kelbî'den rivayetle; Rabîa b. Hâris'in cahiliye devrinde
öldürülmediğini, Hz. Ömer zamanına kadar yaşadığını ilâve eder. Hattâbî'nin ifadesine
göre cahiliye devrinde öldürülen Rabîa değil Rabîa'nm küçük kardeşidir. Hadiste kan
davasının Hâ-ris'e nisbet edilmesi, kana veli olmasından dolayıdır.
Görüldüğü gibi bu hadiste faiz ve kan davasının yasaklandığı belirtilmektedir. Bir
şeyin yasaklanması, onun haram olduğunu gösterir.

Hz. Peygamber'in; anılan hükmün yerleşmesini temin için, önce amcalarının faiz ve
kan davasından başlaması fevkalâde psikolojik bir hadisedir. Çünkü bu âdetler,
Araplar arasında asırlardır uygulanan köklü birer âdetti. Bu gibi kökleşmiş âdetlerin
sökülüp atılması son derece güçtür. Rasûlullah Efendimiz, önce kendi yakınlarının
hakkı olan faizi ve kan davasını kaldırmak suretiyle, yasağı önce kendi üzerlerinde
uygulamış ve hiçbir kimsenin itirazına mahal bırakmadan tatbikini sağlamıştır,
Hattâbî, bu hadisin şerhinde değişik bir noktayı ele alıp incelemektedir. Hattâbî'nin
söylediklerini aynen aktarıyoruz:

"Bu hadiste fıkıh acısından şu vardır: Cahiliye hükümlerinden, İslâm devrine kadar
gelenler red ve inkâr ile kaldırılır. Kâfir olan birisi, faizle para verse ve parayı almadan
müslüman olsa sadece ana parasını ahr, faizi almaz. Daha önceki yaptıklarını ise
İslâmiyet hesaba katmaz. Onların kendi hükümlerine göre yaptıklarının peşine
düşmez. Bir kimse kâfirken, dar-ı harp-de adam öldürse sonra da müslüman olsa,
kâfirken işlediği bu cinayetten dolayı takibata uğramaz.

Kâfir olan karı koca müslüman olsalar, şarap, domuz ve benzeri haram şeylerden olan
mehirleri konusunda dava ile bize müracaat etseler; eğer kadın, haramdan olan
mehrinden almamışsa kendisine mehri misi verilmekle hükmederiz. Ama yarısını
almış da yarısını almamışsa, yarı mehir verilmesini emreder, diğer yarısını yok



sayarız. Buna göre, eğer yeni baştan bir nikâh kıymak isterlerse, biz mehirde ancak
İslâm'ın mubah kıldığı şeylere izin veririz. Ama geçmiş bir şeyse onu ortadan
kaldırmaz ve karışmayız. Bu konunun tüm hükümleri bu kıyas üzeredir."
Bu hadisten; faizin Veda Haccma kadar müslümanlar arasında cari olduğu
anlaşılmaktadır. Çünkü Hz. Peygamber'in, "İlk kaldırdığım faiz Abdülmuttalib'in oğlu
Abbas'm faizidir" buyurması, o zamana kadar Hz. Abbas'm faiz alacağının devam
ettiğini gösterir. Hz. Peygamber'in, Abbas'm faizini daha evvel kaldırıp da bunu Veda
hutbesinde ilan etmiş olması da mümkündür.

Faizin haram olduğunu bildiren âyetler de Rasûlullah'm ömrünün sonlarına doğru
inmiştir. Hatta İbn Mâce'nin rivayet ettiği bir habere göre Hz. Ömer (r.a);"Son
inen.âyet, faiz âyetidir. Ancak Rasûlullah (s. a) bu âyeti tefsir etmeden vefat etmiştir.
Siz, faizi de içerisinde faiz şüphesi olan muameleleri de terkediniz" demiştir. Ancak
Hz. Ömer'in bu haberi en son inen ahkâm âyetleri ile ilgili ols.ı çörektir. Çünkü faizi
yasaklayan âyetlerin tümü Veda Haccmdan önce inmiştir. Halbuki, "Bugün size
dininizi ikmal ettim. Size verdiğim nimetleri tamamladım ve size din olarak İslâmiyeti

[46]

seçtim" mealindeki âyetin Veda hutbesinden sonra indiği kesindir.
En son inen âyetin; Bakara 278-281, Nisa 177, Tevbe 129 ve Mâide 3'den birisi
olduğunda farklı görüşler vardır. Her ne kadar bunlardan, Bakara sûresinin 278.
âyetinde faizin terkedilmesi istenmekte ise de, faizin kötülendiği ve terkinin istenildiği
başka âyetler de vardır ve o âyetler, burada işaret edilenlerden daha evvel inmişlerdir.
Elmahlı Hamdi Yazır Hak Dini Kur'an Dili adındaki tefsirinde faizin yasaklanışını
(sadeleştirerek aktarıyorum) şöyle anlatmaktadır:

"Faizin hükümleri, Rasûlullah'm Peygamber olarak gönderilişinin son-senelerinde ve
Mekke'nin fethedildiği sıralarda nazil olmuştur. Hatta bu hükümlerin genel tatbikatı ve
ilanı Veda Haccma rastlar. Bu sıralarda ise; "Bugün size dininizi ikmal
ettim..." (Mâide, 5/3) âyeti gereğince İslâm dini kemale eriyordu. Evvela Al-i İmran

[471

süresindeki: "Ey iman edenler! Faizi kat kat artırılmış olarak yemeyiniz..." âyeti,
daha sonra da bu (Bakara, 275-279) âyetler nazil oldu. Bu bize gösteriyor ki, faizin
kaldırılması bir gelişme, olgunlaşma gayesine mebnidir. Faizin yaygın olduğu bir
toplum, henüz tekamül etmemiştir ve tekamül etmeyen milletlerden faiz kaldırılama-
yacaktır. Dinî ahlâkı yükselmemiş, sosyal yardımlaşması ağızlardan kalplere
geçmemiş, sosyallikleri baskı ve tahakkümden kurtulup kardeşlik dairesine girememiş
olan toplumlar faizden kurtulamazlar, kurtulamadıkça da Allah'ın rızasına uygun olan
ahlakî ve sosyal olgunluğu bulamazlar; kişi ve toplum çıkarları arasındaki çatışmayı
önleyemezler. Herhangi bir toplumda, faizsiz yaşanamayacağı hissi çoğalmaya ve
faizin meşruiyyetine çareler aranmaya başlanırsa orada çöküş ve cahiliye devrine

[48]

dönüş başlamıştır..."

Hamdi Efendi'nin bu nefis görüş ve açıklamaları devam etmektedir. Ancak biz, kalan
kısım konumuzla doğrudan ilgili olmadığı için burada kestik. İsteyen, işaret ettiğimiz
yerden okuyabilir.

Demek oluyor ki, İslâm'da faizin yasaklanışı Veda Haccmdan daha evvel olmuş fakat
umuma ilam Veda Haccı esnasında gerçekleşmiştir. Ancak bu hal, inen âyetlerin
hükümlerinin daha önce hiç uygulanmadığına delâlet etmez. Aksine bunun zıddmi
bildiren haberler vardır.



Sabûnî'nin, Safvetii't-Tefâsir'de, Bahru'l-Muhît'den naklettiğine göre; faizle ilgili olan
bu (Bakara 275 ve devamı) âyetlerin inişine sebep şu hâdisedir:

Sakîf kabilesinden Amr oğullarının, Muğire oğullarından faizli alacakları vardı.
Vadesi gelince bu faizi istediler. Bunun üzerine, "Ey iman edenler! Allah'tan korkun
ve faizin kalanım bırakın..." diye başlayan âyetler indi. Sakîfliler de, "Bizim Allah ve
Rasülü ile savaşacak gücümüz yoktur" dediler, tevbe ettiler ve sadece ana paralarım

1421

aldılar.

Bazı Hükümler

1. Faiz ve kan davası haramdır.

2. idareciler, konulan bir yasağın ya da emrin toplum tarafından benimsenmesi için
önce kendileri tatbik etmelidirler.

3. Sonradan müslüman olan kişilerin, müslüman olmadan önceki tasarrufları
geçerlidir. Ancak bu tasarrufların uzantısı, müslümanlıktan sonraki hayatlarına da
geçiyorsa ve bu İslâm dinine göre haramsa, müslüman olmaları ile birlikte son bulur.

[50]

4. Faizsiz bir toplum en mütekâmil toplumdur.

6. Alışveriş Esnasında Yemin Etmenin Mekruh Oluşu