بَابٌ فِي التِّجَارَةِ يُخَالِطُهَا الْحَلْفُ وَاللَّغْوُ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابٌ فِي التِّجَارَةِ يُخَالِطُهَا الْحَلْفُ وَاللَّغْوُ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2942 حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ ، حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ ، عَنِ الْأَعْمَشِ ، عَنْ أَبِي وَائِلٍ ، عَنْ قَيْسِ بْنِ أَبِي غَرَزَةَ ، قَالَ : كُنَّا فِي عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نُسَمَّى السَّمَاسِرَةَ فَمَرَّ بِنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَسَمَّانَا بِاسْمٍ هُوَ أَحْسَنُ مِنْهُ ، فَقَالَ : يَا مَعْشَرَ التُّجَّارِ ، إِنَّ الْبَيْعَ يَحْضُرُهُ اللَّغْوُ وَالْحَلْفُ ، فَشُوبُوهُ بِالصَّدَقَةِ ، حَدَّثَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ عِيسَى الْبِسْطَامِيُّ ، وَحَامِدُ بْنُ يَحْيَى ، وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ الزُّهْرِيُّ ، قَالُوا : حَدَّثَنَا سُفْيَانُ ، عَنْ جَامِعِ بْنِ أَبِي رَاشِدٍ ، وَعَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ أَعْيَنَ ، وَعَاصِمٌ ، عَنْ أَبِي وَائِلٍ ، عَنْ قَيْسِ بْنِ أَبِي غَرَزَةَ ، بِمَعْنَاهُ ، قَالَ : يَحْضُرُهُ الْكَذِبُ ، وَالْحَلْفُ ، و قَالَ عَبْدُ اللَّهِ الزُّهْرِيُّ : اللَّغْوُ وَالْكَذِبُ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

who was a Companion, reported that his mother Zainab daughter of Humain went to the Messenger of Allah (ﷺ) and said: Messenger of Allah, receive the oath of allegiance from him. The Messenger of Allah (ﷺ) said: He is Minor. He then wiped his head.

(3326) Kays b. Ebî Garaza'nm şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasûlullah (s. a)
devrinde bize (tacirlere) "simsarlar" denilirdi. Rasûiullah (s. a) bize uğrayıp ondan



daha güzel bir isim verdi ve: "Ey tacirler topluluğu! Şüphesiz alışverişde boş laf ve

yemin bulunur. Onun için siz ona sadaka karıştırınız, "buyurdu.

Açıklama

Simsar; satıcı ile alıcının arasına girip, satışı gerçekleştirmeye çalışan kişidir.
Bugün simsar denilince, komisyoncu anlaşılır. Ancak, hadisin muhtevasından
anladığımıza göre, Hz. Peygamber devrinde "simsar" diye tacirlere deniliyordu. Hz.
Peygamber onlardan simsar adını kaldırarak "tacir" ismini verdi.
Hattâbî, Hz. Peygamber'in, "simsar" ismini kaldırıp da "tacir" deme- siniri hikmetini
şöyle açıklar:.

"Simsar yabancı bir kelimedir. O zaman, alışveriş işini yapanların çoğu yabancı idi.
Onun için Araplar, simsar kelimesini onlardan almışlardı. Hz. Peygamber (s. a) bu ismi
arapça bir isim olan ticaret kelimesi ile değiştirdi. Kavinin; Hz. Peygamber bize,
ondan daha güzel bir isim verdi, sözünün manası işte budur."

Tercemeye "boş söz" diye geçtiğimiz "lağv" kelimesi; hesaba katılmayan, faydası
olmayan, insanın düşünmeden ve kasdetmeden söylediği boş sözdür. Aliyyü'l-Kârî;
"lağv"m, "Dünya ve âhirette hiçbir faydası olmayan söz" olduğunu söyler.
Hadiste mevzubahis edilen "yemin"den maksat da, ya lüzumsuz yere haddinden fazla
edilen yemin .ya da yalan yere edilen yemindir.

Hz. Peygamber (s. a): "Alışverişe boş laf ve yemin karışır" buyururken, çoğunluğu
kasdetmiştir. Yani, "Çokça alışverişe yemin ve boş laf karışır" demiştir.
Rasûlullah (s. a), boş laf ve yemin karıştırılan alışverişteki kusuru telafi için sadaka
verilmesini tavsiye etmiştir. Çünkü sadaka, Allah'ın gazabını söndürür, günahların b; -
ıslanmasına vesile olur.

Hattâbî'nin verd.ği bilgiye göre; ticaret mallarında zekâtın farz olmadığını söyleyen
bazı-Zahirîler, bu hadisi görüşlerine delil göstermek istemişlerdir. Bunlar hadisi
davalarına destek yaparken şöyle derler: "Eğer diğer zahiri mallarda olduğu gibi,
ticaret mallarında da zekât gerekseydi, Efendimiz onu emreder ve; siz ona sadaka veya
sadakadan bir şey karıştırınız, demekle iktifa etmezdi."

Ancak Zahirîlerin bu iddiaları, davalarına delil olamaz. Çünkü Hz. Peygamber burada,
zaman belli etmeden, mikdar tayin etmeden yemin ve boş söze keffaret olarak
sadakayı emretmiştir. Sene bitiminde kırkta bir olarak verilen zekât, başka yörelerden
beyana tabi tutulmuştur. Semüre b. Cündüb (r.a)'den rivayet edildiğine göre
Rasûlullah (s. a) onlara, ticaret için hazırladıkları mallardan sadaka vermelerini
emrederdi. Üstelik tüm müslümanla-rm uygulaması ve ulemanın kahir ekseriyetinin
görüşü, ticaret mallarından zekâtın gerekli olduğu tarzındadır. Bütün bunlara karşılık
anılan bazı Zahirîlerin aksi görüşte olmaları hilaf sayılmaz.

Hattâbfden özet olarak aldığımız bu sözler; hadisin, ticaret mallarında zekâtın farz

£101

olmadığı tarzındaki bir düşünceye yardımcı olmadığını ortaya koymaktadır.
Bazı Hükümler

1. Bir dile, başka dillerden-giren kelimelerin değiştirilmesi meşrudur.

2. Alışverişten sonra verilen sadaka, alışveriş esnasındaki lüzumsuz sözler ve edilen





yeminler için keffaret yerine geçer.