بَابٌ فِي الرَّقَبَةِ الْمُؤْمِنَةِ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابٌ فِي الرَّقَبَةِ الْمُؤْمِنَةِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2907 حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ ، حَدَّثَنَا يَحْيَى ، عَنِ الْحَجَّاجِ الصَّوَّافِ ، حَدَّثَنِي يَحْيَى بْنُ أَبِي كَثِيرٍ ، عَنْ هِلَالِ بْنِ أَبِي مَيْمُونَةَ ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ ، عَنْ مُعَاوِيَةَ بْنِ الْحَكَمِ السُّلَمِيِّ ، قَالَ : قُلْتُ : يَا رَسُولَ اللَّهِ ، جَارِيَةٌ لِي صَكَكْتُهَا صَكَّةً ، فَعَظَّمَ ذَلِكَ عَلَيَّ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، فَقُلْتُ : أَفَلَا أُعْتِقُهَا ؟ قَالَ : ائْتِنِي بِهَا ، قَالَ : فَجِئْتُ بِهَا ، قَالَ : أَيْنَ اللَّهُ ؟ قَالَتْ : فِي السَّمَاءِ ، قَالَ : مَنْ أَنَا ؟ قَالَتْ : أَنْتَ رَسُولُ اللَّهِ ، قَالَ : أَعْتِقْهَا فَإِنَّهَا مُؤْمِنَةٌ ، حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ ، حَدَّثَنَا حَمَّادٌ ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ ، عَنِ الشَّرِيدِ أَنَّ أُمَّهُ أَوْصَتْهُ أَنْ يَعْتِقَ عَنْهَا رَقَبَةً مُؤْمِنَةً فَأَتَى النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ ، إِنَّ أُمِّي أَوْصَتْ أَنْ أُعْتِقَ عَنْهَا رَقَبَةً مُؤْمِنَةً ، وَعِنْدِي جَارِيَةٌ سَوْدَاءُ نُوبِيَّةٌ ، فَذَكَرَ نَحْوَهُ ، قَالَ أَبُو دَاوُدَ : خَالِدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ أَرْسَلَهُ لَمْ يَذْكُرِ الشَّرِيدَ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Messenger of Allah (ﷺ) assigned the estate of a child of a woman about whom she had invoked a curse to her mother, and to her heirs after her.

(3282) Muâviye b. Hakem es-Sülemî'den, şöyle dediği rivayet edilmiştir:

Ya Rasûlallah! Benim bir cariyem var, ona bir tokat attım, dedim. Hz. Peygamber (s. a)

bunu bana çok gördü, (yakıştırmadı). Ben de:

Onu azad edeyim mi? (Hürriyetine kavuşturayım mı?) diye sordum.

"O cariyeyi bana bîr getir." buyurdu.

Ben de onu Rasûluilah'a getirdim, Efendimiz (kadına):.

"Allah nerede?" diye sordu.

Gökyüzünde. "Ben kimim?"

Sen Allah'ın elçisisin. RasûluIIah (s. a) (bana):

£142]

"Onu azad et, şüphesiz o mü'mindir" buyurdu.
Açıklama

Hadisin İmam Mâlik'in Muvatta'mdaki rivayetinde; Muâviye 'nm cariyeye tokat
vurmasına, onun bir koyunu kaybetmiş olmasının sebep olduğu belirtilmektedir.
Anılan rivayette bu husus şu şekilde ifade edilmiştir:

"RasûluIIah (s.a)'a gelip; ya Rasûlallah, benim koyunlarımı güden bir cariyem var.
Yanma gittim, bir koyun kaybolmuş. Sordum; kurt yedi, dedi. Bende kızdım; nihayet
ben de insanım ve yüzüne bir tokat vurdum. Benim bir köle azad etme borcum var,
onu azad edeyim mi? dedim..."

Görüldüğü gibi, gerek Ebû Davud'un gerekse Muvatta'm rivayetlerinde mevzubahs
edilen köle azad etmenin yemin keffareti ile ilgili olduğuna dair bir kayıt mevcut
değildir. Muvatta'm rivayetinde ravi sahabenin bir köle azad etme borcu olduğuna



işaret edilmekte, fakat bu borcun neden dolayı olduğu belirtilmemektedir. Ancak,
işaret edilen hadis Muvatta'da "Vacib olan köle azadlarda caiz olanlar" başlığı altında
yer almıştır.

Sahih-i Müslim'de; kölesine tokat atan kişinin keffaret olarak o köleyi azad etmesi
gerektiğine dair bir bölüm ve bu konuda bazı hadisler vardır. Gerçi üzerinde
durduğumuz hadis, Müslim'in o babında yer almamaktadır. Fakat, bu hadiste işaret
edilen azad konusunda onunla alâkalı olması muhtemeldir. Yani, Hz. Peygamber (s. a)
Muâviye'ye, cariyesine tokat attığı için onu azad etmesini emretmiş olabilir. Cariyenin
azadından önce Hz. Peygam-ber'in onun müslüman olup olmadığını araştırması,
keffarette azad edilecek kölenin müslüman olmasının şart' olduğuna işaret kabul
edilmiştir.

Alimler; az bir dövmekte, köle azad etmenin vacib değil mendub olduğunda ittifak
etmişlerdir. Bunun yapılan hataya keffaret olacağı ümit edilir. Fakat, aşın derecede
dövülmesi halinde ne gibi cezalar verileceği.konusunda farklı görüşler Vardır.
Mâlikîlerle İmam Leys'e göre, böyle bir köle, sahibi aleyhine azad olur ve sahibi
idarece cezalandırılır. Diğer âlimlere göre köle azad olmaz.

Hadis metninde ifade edildiği üzere, Muâviye (r.a) cariyeyi Hz. Peygamber'e (s. a)
getirince, Efendimiz, onun mü'min olup olmadığını anlamak maksadıyla, Allah'ın
nerede olduğunu sormuş, o da "gökyüzünde" karşılığını vermiştir. Kadının Hz.
Peygamber'in peygamberliğini de tasdik etmesinden sonra Efendimiz, cariyenin
mü'min olduğuna hükmetmiştir.

Bu ifadelerden; "Allah göktedir" diyen kişinin dinden çıkmayacağı, hatta Allah'ın
semada olduğu anlaşılmaktadır.

Ancak cariyenin, "Allah gökyüzündedir" demesinden maksadı, Allah'ın yüceliğini
işaret olsa gerektir. Çünkü ehl-i sünnet itikadına göre, Allah yer ve zamandan
münezzehtir. Kur'ân-ı Kerîm' deki, Allah'ın arş üzerine istiva ettiğini bildiren âyetleri,
selef uleması hiç te'vil etmez, olduğu gibi kabul eder. Bundan muradın ne olduğunu
ancak Allah Teâlâ'nm bildiğini söyler. İşte ehl-i sünnette muteber ve meşhur olan
görüş budur.

Allah'ın arş üzerine istivası konusu, ilgili âyetlerin tefsirlerinde uzun uzadıya anlatılır.
[143]

Biz bu konuyu merak edenlere, işaret ettiğimiz yere bakmalarını tavsiye edip,
hadisten elde edilen hüküm konusuna dönelim.

Yukarıda işaret edildiği gibi hadisin zahiri, yemin keffaretinden dolayı azad edilecek
kölenin vasfına doğrudan delâlet etmemektedir. Ebû Dâvûd'-un bu hadisi, yemin
keffareti babında vermesi, keffaretlerin tümünde azad edilecek kölenin aynı vasıfta
olması gerektiğine işaret için olmalıdır. Yani madem ki, müslüman bir köleye tokat
atmaktan dolayı azad edilecek kölenin müslüman olması gerekiyor, yemin keffareti
olarak azad edilecek köle de müslüman olmalıdır, demek istiyor. Bu konu mezhepler
arasında ihtilâlidir.

Şafiî, Mâliki ve Hanbelîlere göre, bütün keffaretlerde azad edilecek kölenin mü'min
olması şarttır. Dolayısıyla, kâfir olan kölenin azad edilmesi keffareti ödemede yeterli
değildir. Bu görüş sahipleri azad edilecek olan mü'min kölenin namaz kılıp oruç tutar
olmasını da şart koşarlar. Fakat namaz kılıp oruç tutmadan maksadın, gerçekten bu
ibadetleri işlemek mi yoksa bu ibadetlerle mükellef olmak mı olduğu konusunda farklı
görüşlere sahiptirler. Genelde, müslüman olan bir çocuk köleyi azadın keffaret için
yeterli olduğu kabul edilir. Hanefîlere göre; yemin keffareti için azad edilecek kölenin



müslüman olması şart değildir. Ahmed b. HanbePden de, zimmî kölenin azad
edilmesinin yeterli olduğuna dair bir rivayet mevcuttur.

Mezhepler arasındaki bu görüş ayrılığına sebep, hâtaen adam öldürmenin keffareti ile
ilgili olan âyeti anlama farklılığıdır. Çünkü o âyette kati keffareti olarak, "bir mü'min
kölenin azad edilmesi" öngörülmektedir. Yemin keffareti ile zıhar keffareti hakkındaki
âyetlerde ise, azad edilecek kölenin tnü'min olması gerektiğine dair bir kayıt mevcut
değildir.

Yemin keffaretinde azad edilecek kölenin müslüman olmasını şart kokanlar; yemin
bahsindeki mutlak (kölenin müslüman olması kaydı olmayan) lyeti, katil bahsindeki
mukayyed (kölenin müslüman olması gerektiğini bil-iiren) âyete hamleflerler. Hataen
adam öldürmeden dolayı da yemini bozmaktan dolayı da keffaret olarak köle azad
etmek gerekir. Yani, "Her iki suçun cezası da aynıdır. Birisinde azad edilecek kölenin
müslüman olması ?art olduğuna göre ötekinde de şarttır." derler.
Hanefîler ise, âyetlerden mutlak olanı mukayyed olana hamletmezler. Her bir âyeti
ilgili bulunduğu konuya hâs kılarlar ve katilden dolayı olan ceffarette azad edilecek
kölenin müslüman olmasını şart koşarlarken yemin ceffaretinde bunu şart koşmazlar.
[1441



Bazı Hükümler

1. İslâmiyet; müslümanm emri altında bulunanlara, hizmetçilere iyi muamele etmesini
emreder.

2. Allah'ı tanıyan ve Hz. Peygamberdin peygamberliğini bilen kişi müslümandir. Ona
müslümana yapılan muamele yapılır.

Ancak mesele bu kadar basit değildir. Kişinin imanına zarar veren birçok söz ve
davranışlar vardır. Konu, ilgili yerlerinden araştırılmalıdır.

3. Keffaret için azad edilecek kölenin kadın ya da erkek oiması arasında ark yoktur.
Ancak, müslüman olmasının şart olup olmadığı konusunda farklı görüşler vardır. Bu
görüşlere yukarıda temas edilmiştir.

4. Bir köleyi döven kişi, keffaret olarak onu azad eder. Mesele yukarıla kısaca

Ü45]

anlatılmıştır.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2908 حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ يَعْقُوبَ الْجَوْزَجَانِيُّ ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ ، قَالَ : أَخْبَرَنِي الْمَسْعُودِيُّ ، عَنْ عَوْنِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، أَنَّ رَجُلًا أَتَى النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِجَارِيَةٍ سَوْدَاءَ ، فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ ، إِنَّ عَلَيَّ رَقَبَةً مُؤْمِنَةً ، فَقَالَ لَهَا : أَيْنَ اللَّهُ ؟ فَأَشَارَتْ إِلَى السَّمَاءِ بِأُصْبُعِهَا ، فَقَالَ لَهَا : فَمَنْ أَنَا ؟ فَأَشَارَتْ إِلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَإِلَى السَّمَاءِ يَعْنِي أَنْتَ رَسُولُ اللَّهِ ، فَقَالَ : أَعْتِقْهَا فَإِنَّهَا مُؤْمِنَةٌ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

On his father's authority, said that his grandfather reported from the Prophet (ﷺ) something similar.

(3284) Ebû Hureyre (r.a)'den rivayet edildiğine göre, bir adam Rasûlullah (s.a)'a siyah
bir cariye getirip:

Ya Rasûlallah! Benim mü'min bir köle azad etme borcum var (bu olur mu?),
dedi.Rasûlullah (s.a), cariyeye;

"Allah nerede?" dedi. Cariye parmağı ile gökyüzünü gösterdi; Hz. Peygamber bu sefer:
"Ben kimim?" diye sordu. Cariye, Peygamber (s.a)'i ve gökyüzünü işaret etti; yani,
"Sen Allah'ın elçisisin" (demek istedi). Bunun üzerine Rasûlullah (s.a):

£149]

"Onu azad et, o mü'mindir" buyurdu.
Açıklama

Bu hadisi Münzirî, Muhtasar'mda rivayet etmemiştir. Mizzî, el-Etrâf mda hadisi almış
ve üzerine Ebû Dâvûd rumuzunu koymuştur. Onun için matbu nüshaların bir kısmında



bu hadis yer almamıştır.

Şevkânî; "Her ne kadar yemin keffareti ile ilgili âyette, azad edilecek kölenin mü'min
olmasına dair bir kayıt yoksa da, hadiste yemin keffareti için azad edilecek kölenin
müslüman olması gereğine işaret vardır" der.

Bu babın ilk hadisinde bu konudaki görüşler ve delilleri verilmişti.Buraya, Şeyh
Abdulhamid'in ta'likmdan bir iki cümle aktararak konuya son vereceğiz.
"Bu ve bu babda geçen diğer hadislerde anılana (yemin keffaretinde azad edilecek
kölenin müslüman olmasının şart olduğuna) bir delil yoktur. Çünkü ilk hadiste, sahibi
cariyeye tokat attığı için; ikincisinde vasiyeti yerine getirmek için; üçüncüsünde de
sahibinin bir mü'min köleyi azad etme borcu olduğu için sahipleri cariyeleri azad
£1501

etmişlerdir."

ımı

17. Sustuktan Sonra Yeminde İstisna