بَابٌ فِي الصَّلَاةِ عَلَى الْمُسْلِمِ يَمُوتُ فِي بِلَادِ الشِّرْكِ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابٌ فِي الصَّلَاةِ عَلَى الْمُسْلِمِ يَمُوتُ فِي بِلَادِ الشِّرْكِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2839 حَدَّثَنَا الْقَعْنَبِيُّ ، قَالَ : قَرَأْتُ عَلَى مَالِكِ بْنِ أَنَسٍ ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيِّبِ ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَعَى لِلنَّاسِ النَّجَاشِيَّ فِي الْيَوْمِ الَّذِي مَاتَ فِيهِ ، وَخَرَجَ بِهِمْ إِلَى الْمُصَلَّى ، فَصَفَّ بِهِمْ ، وَكَبَّرَ أَرْبَعَ تَكْبِيرَاتٍ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Messenger of Allah (ﷺ) as saying: Along with a boy there is an 'Aqiqah, so shed blood on his behalf, and remove injury from him.

(3204) Ebû Hüreyre'den (rivayet olunduğuna göre);

Rasûlullah (s. a) Necaşi(nin ölümü)nü o gün halka haber verdi. Sonra cemaati
musallaya çıkarıp, onları saf düzenine soktu. Dört tekbir al(arak cenaze namazım
[514]

kildir)dı.
Açıklama

Na'y: Bir kimsenin vefat ettiğini haber vermektir.

Necaşi: Habeş Meliklerine verilen unvandır. İbn İshak Sîre'-sinde "Bu Necaşi'nin ismi
Ashame'dir. Atıyye manasınadır." diyor. Eb'ul-Ferecde "Ashameb. Ebcerî'dir." demiş.
İbn EbîŞeybe'nin Musannef inde Sahme, diye zabdetilmiştir. Telvih'te ise, Habeşe
lisancılanmn hâ-i mu'ce-me ile (Ashame) şeklinde telaffuz ettikleri bildirilmiştir. İbn
Sa'din Taba-kat'mda, bu Necaşi'njn müslüman olması şöyle rivayet edilmiştir:
Rasûlullah (s. a) hicreti seniyyelerinin altıncı yılında Hudeybiyye'den avdet buyurup
yedinci hicret yılının Muharreminde "Amr İbn Ümeyye Damrî (r.a) ile bir mektup
gönderip İslama davet buyurmuştu. Necaşi, Resul-i Ekremin mektubunu hürmetle alıp
şöyle karşısına gözü önüne koymuş ve izharı hürmet ederek tahtından inip yer üzerine
oturmuş ve sonra müslüman olmuştur. Ve dini mübini İslâmı kabul ettiğini bir
mektubla Rasûl-i Ekreme arzetmiştir. Necaşi'ye Ca'fer İbn Ebî Talib (r.a) tarafından
talimi din edildiği de İbn Sa'd'in rivayatı cümlesindendir.

Necaşi'nin vefatı; Tebük seferinden dönüldüğü yedinci yılın Receb ayma tesadüf
etmişti. Sahih-i Müslim'de taraf-i risaletten kendisine mektub gönderilen Necaşi'nin
cenazesine namaz kıldığı Necaşi olmadığı zikrediliyor. Mektubun tarihi tahrir ve irsali
ile vefat tarihi arasında altı ay gibi kısa bir zaman geçmiş olması da, Müslim'in bu
rivayetini bir dereceye kadar te'yid edebilir. Fakat şârih Aynî, bu haber, bazı ravilerin
vehmidir, denildiğini haber veriyor. Caiz ki o ravi ikinci derecede bazı Habeşe

15151

Melikleriyle asıl meliki kebirden tabir etmiştir.



Metinde Necaşi'nin cenaze namazının musalla'da kılındığından bahsedilmesi İbn
Mace'nin, Necaşi'nin cenaze namazının Baki'de kılındığını ifade eden rivayetine aykırı
değildir. Çünkü Medine'de birisi Bathan denilen yerde bayram namazlarına, diğeri de
Garkad denilen yerde cenaze namazlarına ait olmak üzere iki musalla vardı. Bunlardan
birincisine "Baki el-Bathan" ikincisine de "Bakî el-Garkad" denilirdi. Bu bakımdan
mevzumuzu teşkil ederi bu hadis-i şerifteki "Musalla" kelimesiyle Baki ül-Bathan
denilen musalla kasdedildiği gibi, İbn Mace'nin rivayetindeki "Baki" kelimesiyle de
aynı musalla kasdedilmiştir. Her iki hadiste Bakî el-Garkad denilen musallanın
kasdedilmiş olması ihtimali de vardır.

Hadis-i şerif, başka bir memlekette ölen bir müslümana gıyabında cenaze namazı
kılmanın caiz olduğuna delalet etmekte ve Hz. Peygamber'in Habeşistan'da vefat eden
Necaşi'nin cenaze namazını Medine'de dört tekbirle kıldırdığını ifade etmektedir.
Başka bir ülkede vefat eden, bir müslümanm gıyabında cenaze namazını kılmanın caiz
olup olmadığı meselesindeki görüşleri şu şekilde özetleyebiliriz:

1. Hanefıler ile Malikiler: Gıyabî cenaze namazının kılınması meşru değildir, derler.
Bunlara göre, cenazenin defnedildiği beldede namazı kılınmış olsun, olmasın; o belde
namaz kılınmak istenen beldenin kıble yönünde olsun olmasın; farketmez. İbn Abdi'I-
Berr, alimlerinin ekserisinin böyle hükmettiklerini söylemişler. Bunlar bu hadise şöyle
cevap verirler: Peygamber (s.a)'in Necaşi (r.a)'nin namazını kıldırması, Peygamber
(s.a)'e mahsus bir şeydir. Necaşi (r.a)'in cenazesi Allah tarafından Peygamber (s. a)
önüne getirilmiş veya aradaki mesafe kaldırılarak Peygamber (s. a) Necaşi (r.a)'yi gör-
müş ve ölüm haberini ashabına verdiği gibi, definden önce namazım kıldır-mıştır.
Nasıl ki, Mi'rac olayını müteakip Mekke müşrikleri Mescid-i AkscT-nm şeklini tarif
etmeyi Peygamber (s.a)'e teklif edince Allah duvarı Mescid şekline sokmuştur. Bu
itibarla Necaşi (r.a)'nin namazı hazır olan cenazenin namazı gibidir.

Bu gruptaki alimler, Peygamber (s.a)'in Necaşi (r.a)'nin namazını kıldırması ile ilgili
başka cevaplar da vermişlerdir. el-Menhel'de bunlar izah edilmiştir.

2. Şafiî, Ahmed ve selefin cumhuruna göre, gıyabi cenaze namazını kılmak caizdir.
Kişinin ölüp defnedildiği beldede cenaze namazı kılınmış olsun, olmasın. Keza
defnedildiği şehir gıyabî namaz kılınacak şehrin kıble tarafında olsun olmasın
farketmez.

3. îbn Hibban; Cenazenin beldesi, namaz kılınacak şehrin kıble tarafından olduğu
zaman, gıyabî cenaze namazı kılmabilir, aksi takdirde kılınmaz, demiştir.

Hattâbî: Necaşi (r,a), Peygamber (s.a)'e inanan bir müslümandır. Fakat imanını gizli
tutuyordu. Kâfirler içerisinde öldüğünde, cenaze namazını kıldıracak kimse orada
yoktu. Bu sebeble Peygamber (s. a), onun namazını kildirmıştır. Peygamber (s.a)'in
onun namazının kıldırmasının sebebi, Allah bilir budur. Hal böyle olunca, bir
müslüman öldüğünde, cenaze namazı kılındıktan sonra, başka beldelerde bulunanlar,
onun namazım kıldırmazlar. Ancak onun namazının bir engel dolayısıyla kılmmadığı
bilinirse, mesafe ne kadar uzak da olsa, gıyabî namazım kılmak sünnettir. Kılındığında
kıbleye doğru durulur, demiştir. Takiyyü'd Din de Hattâbî gibi söylemiştir, el-Menhel
yazarı, onun da sözünü naklettikten sonra şöyle der: Bu söze itiraz edilir. Çünkü
tarihçilerin zikrettiklerine göre, Necaşi (r.a), Peygamber (s.a)'e altmış kişilik bir heyet
göndermiş, heyetin içinde oğlu Ezha da vardı. Yola çıkan heyet Peygamber (s.a)'in
yanma ulaşmadan denizde boğulmuşlardır. Necaşi (r.a) altmış kişilik bir hey' et
gönderir durumda iken, öldüğü zaman yanında hiç bir müslümanm kalmamış olması,
cidden akıldan uzaktır. Öleri kişinin bulunduğu beldede namazı kılmmadığı bilindiği



zaman, başka bel-dedekiler onun gıyabî namazını kılarlar, diyerek hadisin hükmünü
mesnedsiz olarak hususileştirmek doğru bir hareket değildir. Hattâbî ve Takiyyü'd-Din

[5161

bu duruma düşmüşlerdir.
Bazı Hükümler

1. Ölüm haberini vermek meşrudur. Ancak haber ve-rilışmm teçhiz, namaz, dua, defin
ve vasiyetleri yerine getirmek için olması gerekir. Ölümü ilan etmeyi yasakladığı

[5171

belirtilen hadislerde bahsedilen ise gurur veren ve riya kokusu gelen ölüm
ilanlarıdır.

2. Gıyabî cenaze namazını kılmak meşrudur. Bu hususta âlimlerin görüşleri yukarıda
anlatıldı.

3. Cenaze namazını mescidin dışında kılmak efdaldir.

£5181

4. Cenaze namazını dört tekbirle kılmak meşrudur.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2840 حَدَّثَنَا عَبَّادُ بْنُ مُوسَى ، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ يَعْنِي ابْنَ جَعْفَرٍ ، عَنْ إِسْرَائِيلَ ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ ، عَنْ أَبِي بُرْدَةَ ، عَنْ أَبِيهِ ، قَالَ : أَمَرَنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْ نَنْطَلِقَ إِلَى أَرْضِ النَّجَاشِيِّ - فَذَكَرَ حَدِيثَهُ - قَالَ النَّجَاشِيُّ : أَشْهَدُ أَنَّهُ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، وَأَنَّهُ الَّذِي بَشَّرَ بِهِ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ ، وَلَوْلَا مَا أَنَا فِيهِ مِنَ الْمُلْكِ لَأَتَيْتُهُ حَتَّى أَحْمِلَ نَعْلَيْهِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

To remove the injury is the shaving of the head.

(3205) (Ebu Bürde'nin) babasından demiştir ki: "Rasûlullah (s. a) bize Necaşi'nin
ülkesine gitmemizi emretti. (Ebû Bürde'nin babası rivayetine devam ederek,
Necaşi'nin müslümanlığı kabul edişi ile ilgili) macerasını (şöyle) anlattı: "Necaşi: Ben
(Muhammed'in) Allah'ın Rasûlü (s. a) olduğuna şehadet ederim. O, Meryem'in oğlu
İsa'nın, (kendisinden sonra geleceğini) müjdelediği kimsedir. Eğer üzerimde meliklik

[519]

görevi olmasaydı, kendisine varır, ayakkabılarını taşırdım" dedi.
Açıklama

Ebû İshak, Amr b. Abdullah es-Sebîî'dir. Ebû Bürde'nin ismi, bazılarına göre Amir b.
Ebî Musa el-Eşarî'dir. Buna göre bu hadisin ravisi Ebû Musa el-Eşarî'dir.
Abdullah b.'Mes'ud, Necaşi'nin müslümanlıği kabul edişini şöyle anlatır: "Rasûlullah
(s. a) bizi Necaşi'ye gönderdi. Biz aşağı yukarı seksen kişi idik. içimizde Ca'fer,
Abdullah b. Urfuta, Osman b. Ma'zun ve Ebû Musa da vardı. Cemaat Necaşi'nin
ülkesine varınca, Kureyş onları istemek üzere Amr b. As'la İmare b. Velid'i
hediyelerle Necaşi'ye gönderdi. Bu iki elçi Necaşi'nin yanıma girince, ona secde edip
sağma soluna koşuşup:

"Bizim amcamızın oğullarından bir cemaat bizden ve dinimizden yüz çevirip sizin
ülkenize geldiler (onları lütfen bize geri veriniz) dediler. Necaşi de:
"Onlar şimdi neredeler?" diye sordu. Elçiler de:

"Senin ülkendedir" karşılığını verdiler. Necaşi onları huzuruna çağırtınca, Hz. Ca'fer
arkadaşlarına:

"Bugün sizin sözcünüz benim" dedi. Hepsi ona tabi olup Necaşi'nin sarayına gittiler.

(Hz. Ca'fer) Necaşi'ye selam verdi, secde etmedi. Necaşi'nin adamları Hz. Ca'fer'e:

"Sen niçin hükümdara secde etmiyorsun?" dediler. Hz. Ca'fer de:

"Biz Aziz ve Celil olan Allah 'dan başkasına secde etmeyiz." cevabını verdi. Necaşi

ona:

"Bu nasıl olur?" diye sorunca Hz. Ca'fer de:



"Alİah bize Rasülünü gönderdi. O da bize Allah'dan başkasına secde etmememizi,
namaz kılmamızı ve zekat vermemizi emretti." karşılığını verdi. (O sırada) Amr b. As
(söze karışıp Necaşi'ye hitaben):

"Onlar isa b. Meryem hakkında size muhalefet ediyorlar" deyince, Necaşi:

"Onlar Hz. İsa ve annesi hakkında ne diyorlar?" diye sordu. (Oradaki müslümanlar

da):

"Biz bu hususta Allah'ın dediğini deriz. (Allah'ın Hz. İsa hakkındaki sözü ise) şudur:
Hz. İsa Allah'ın kuludur. Ve Allah'ın, kendisine hiç bir erkeğin temas etmediği, sadece
Allah'a bağlı bir bakire olan Meryem'e ilka ettiği ruhudur" dediler. Bunun üzerine
Necaşi yerden bir çöp alıp:

"Ey Habeş'liler, ey keşişler, papazlar ve rahibler. Allaha yemin olsun ki, bunlar bizim
Hz. İsa hakkında söylediklerimize şu çöp kadarını bile, ilave etmiyorlar. Ey
müslümanlar, sizi ve yanından geldiğiniz zatı, tebrik ederim. Ben onun Allah'ın
Rasûlü olduğuna şehadet ediyorum. Zaten biz onu İncil'de bulmuştuk. O Rasülü,
Meryem oğlu İsa da müjdelemişti. Ey misafirler (ülkemde) istediğiniz yerde
kalabilirsiniz. Allah'a yemin olsun ki üzerimde hükümdarlık görevi olmasaydı, varır
onun ayakkabılarını taşır, ayaklarını yıkardım."

Mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerif, Habeşistan kralı Necaşi'nin müslüman
olduğuna, bu sebeple de Hz. Peygamber'in onun gıyabında cenaze namazını kıldığına
[520]

delalet etmektedir.

57-59. Birden Fazla Ölüyü Bir Kabre Kovmak Ve Kabirlere Alamet Koymak