بَابٌ فِي الْكَلَالَةِ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابٌ فِي الْكَلَالَةِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2546 حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ ، قَالَ : سَمِعْتُ ابْنَ الْمُنْكَدِرِ ، أَنَّهُ سَمِعَ جَابِرًا ، يَقُولُ : مَرِضْتُ فَأَتَانِي النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَعُودُنِي ، هُوَ وَأَبُو بَكْرٍ مَاشِيَيْنِ ، وَقَدْ أُغْمِيَ عَلَيَّ ، فَلَمْ أُكَلِّمْهُ ، فَتَوَضَّأَ وَصَبَّهُ عَلَيَّ فَأَفَقْتُ ، فَقُلْتُ : يَا رَسُولَ اللَّهِ ، كَيْفَ أَصْنَعُ فِي مَالِي وَلِي أَخَوَاتٌ ؟ قَالَ : فَنَزَلَتْ آيَةُ الْمَوَارِيثِ : { يَسْتَفْتُونَكَ قُلِ اللَّهُ يُفْتِيكُمْ فِي الْكَلَالَةِ }

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Messenger of Allah (ﷺ) used to name a mare a horse.

(2886) İbn el-Münkedir, Cabir'i (şöyle) derken işitmiş;

"Ben hastalanmıştım. Baygın bulunduğum bir sırada Peygamber (s. a.): Ebû Bekir'le
birlikte yaya olarak beni ziyarete gelmiş ben (baygınlığım sebebiyle) kendisiyle
konuşamaymca bir abdest alıp (ab-dest suyunu) üzerime serpmiş, bunun üzerine ben
ayıldım. (Rasûl-i Ekrem'in yanımda olduğunu görünce): "Ey Allah'ın Rasûlü malım
hakkında nasıl bir işlem yapayım. Benim (geride kalacak) kız kardeşlerim de var"
dedim. Hemen o anda "senden fetva istiyorlar de ki, Allah sizi babasız ve çocuksuz

kişinin mirası hakkında hükmünü (şöyle) açıklıyor..." (mealindeki) miras âyet-i

121

kerimesi indirildi.
Açıklama

Avnü'l Ma'bud yazarının açıklamasına göre, "Metinde geçen kelale kelimesinin
manâsı üzerinde çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Kastalanî'ye göre kelale geride
çocuk ve baba bırakmadan ölen kimsedir. Lügat alimlerinin cumhurunun görüşü
budur. Sahabeden Hz. Ali ile Abdullah b. Mesûd da bu görüştedirler. Bazılarına göre,
geride baba bırakmadan ölen kimsedir. Ashab-ı Kiram'dan Ömer b. Hattâb (r.a.) bu
görüştedir. Bazılarına göre erkek çocuk bırakmadan ölen kimsedir. Anne ve baba
bırakmadan ölen kimse olduğunu söyleyenler de vardır. Bütün bu görüşlere göre
kelale ölen kimseye verilen bir isimdir. Bazılarına göre de kelale anne ve baba dışında
kalan mirasçılar demektir. Kutrubi ile ashab-ı kiramdan Ebû Bekr (r.a.) bu
görüştedirler. Hanefi ulemasından Aynî bu mevzuda cumhurun görüşünü tercih
etmiştir.

Kelale kelimesinin manâsında ihtilaf edildiği gibi, hangi kökten türedi-ği konusunda
da ihtilâf edilmiştir.

Bu mevzuda İmam Nevevî şöyle diyor: "Ulemanın ekserisine göre bu kelime tekellül
kökünden türemiştir. Tekellül kenarda kalmak manâsına gelir. Mesela amca oğlu,
nesebin dikine inen usul- für'u çizgisi üzerinde değildir. Bu çizginin yan tarafında
kaldığı için kelale ismini alır.

Bazılarına göre bu kelime ihtilaf etmek anlamına gelen iklil kökünden türemiştir.
Varisler ölüyü dört tarafından kuşattıkları için bu ismi almışlardır. Nitekim başı dört
tarafından sardığı için başa giyilen taca da iklil ismi verilmiştir.

Mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifte kelalenin mirası şöyle anlaşılıyor. "Ölenin
annesi, babası ve çocukları yok da anne bir kız ve erkek kardeşi varsa, bunların
herbirine mirasın altıda biri düşer. Eğer anne bir erkek ve kız kardeşler birden fazla
ise, bunlar mirasın üçte birini kendi aralarında paylaşırlar.

Her ne kadar Hz. Cabir'in mirası hakkında inen âyetin senden fetva istiyorlar de kî

m

Allah size babasız ve çocuksuz kişinin mirası hakkında hükmünü şöyle açıklıyor:
mealindeki âyet-i kerime olduğu ifade ediliyorsada, îbn Cerir Hz. Cabir'in mirası
hakkında inen âyetin Allah size çocuklannız(m alacağı miras) hakkında, erkeğe

M ~ £101

kadının payının iki mislini tavsiye eder. mealindeki âyet-i kerime olduğunu
rivayet etmiştir.



DJJ

Tirmizî'nin rivayeti de İbn Cerir'in bu rivayetini te'yid etmektedir.

Maliki ulemasından İbn el-Arabi, İbn Cerir'in rivayeti ile Tirmizî'nin rivayetini

mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerife tercih ederek bu rivayetlerin arasını te'lıf etme

yoluna gitmişse de Bezlü'l Mechûd yazarı bu müşkili şöyle halletmiştir:

"Aslında yukarıda meali geçen Nisa sûresinin 176 numaralı âyet-i kerimesi Hz.

Cabir'in mirası hakkında inmiştir. Fakat bu âyet-i kerimede kelalenin mirası

açıklanırken söz konusu edilen erkek ve kız kardeşten maksat anne-baba bir ya da

baba bir erkek ve kız kardeş değil, anne bir erkek ve kız kardeştir. Nitekim Sad b. Ebî

Vakkâs'm rivayeti ile ibn Mes'ûd'un kıraatleri de buna delalet etmektedir.

Durum böyle olunca, anne bir kardeşlerin dışında kalan anne-baba bir kardeşlerle baba

bir kardeşlerin mirası bu âyet-i kerimede açıklanmamıştır. Bunun üzerine ashab-ı

kiram Hz. Peygamber'den onların mirasları hakkındaki hükmü sormaya başlamışlar,

nihayet Cenab-ı Hak Nisa sûresinin 1 1 . âyet-i kerimesini indirerek onlar hakkındaki

hükmünü de açıklamıştır. Netice itibariyle her iki âyetin, : inmesine de sebeb Hz.

Cabir'in mirasıdır. Her iki âyetin de Hz. Cabir hakkında indiğini söylemek

mümkündür. Bir başka ifadeyle yukarıda geçen rivayetler arasında bir çelişki yoktur.

[12]

3. Çocuğu Olmayıp Da Kız Kardeşleri Olan Bir Kimsenin Mirası