بَابُ مَا جَاءَ فِي مَا لِوَلِيِّ الْيَتِيمِ أَنْ يَنَالَ مِنْ مَالِ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابُ مَا جَاءَ فِي مَا لِوَلِيِّ الْيَتِيمِ أَنْ يَنَالَ مِنْ مَالِ الْيَتِيمِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

2534 حَدَّثَنَا حُمَيْدُ بْنُ مَسْعَدَةَ ، أَنَّ خَالِدَ بْنَ الْحَارِثِ حَدَّثَهُمْ ، حَدَّثَنَا حُسَيْنٌ يَعْنِي الْمُعَلِّمَ ، عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ ، عَنْ أَبِيهِ ، عَنْ جَدِّهِ ، أَنَّ رَجُلًا أَتَى النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ : إِنِّي فَقِيرٌ لَيْسَ لِي شَيْءٌ وَلِي يَتِيمٌ . قَالَ : فَقَالَ : كُلْ مِنْ مَالِ يَتِيمِكَ غَيْرَ مُسْرِفٍ ، وَلَا مُبَادِرٍ ، وَلَا مُتَأَثِّلٍ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

Once the Messenger of Allah (ﷺ) intended to go on an expedition. He said: O group of the emigrants (Muhajirun) and the helpers (Ansar), among your brethren there are people who have neither property nor family. So one of you should take with him two or three persons; with me. I also rode on my camel by turns like one of them.

(2872) Amr b. Şuayb'in dedesinden rivayet olunduğuna göre; Bir adam Peygamber
(s.a)'e gelerek:

"Ben fakirim, benim hiç birşeyim yok, aneak (zengin) bir yetimim var." (onun
malından yiyebilir miyim?) dedi. (Hz. Peygamber (s. a) de :

"İsraf etmeyerek (buluğ çağma girmeden fırsatı ganimet bilerek harcayıp yararlanmak
gibi bir gaye taşımayarak harcamada) acele etmeyerek ve (onun malının ticaretini sana

[541

ait bir) sermaye edinme) ek yetimin malından yiyebilirsin." buyurdu.
Açıklama

Yetimin malını koruyup işletmesine ve yetimin çeşitli hizmetlerinde bulunmasına
karşılık, bir ücret olmak üzere, velînin,yetimin malmdan makbul bir ölçü içerisinde
ihtiyacını giderecek kadar yiyebileceğini ifade eden bu hadis-i şerif, Hz. Ibn Abbas
(r.a.) ile Ahmed b. Hanbel'in delilidir. Bu iki ilim adamına göre, vasi ya da veli,
yetime hizmet etmesine yahut da malını korumasına karşılık, onun malından makul
ölçüler içerisinde yiyebilir.

Mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifte, bir velinin ya da vasinin, yetimin malından
yemesinin caiz olabilmesi için şu üç şartın bulunması gerekir:

1. Alman malın miktarı, ihtiyaç miktarım geçmeyecek; bir başka ifadeyle israf
derecesine varmayacak.

2. Yetimin malı sermaye yapılarak kar temin edip, yetim buluğ çağma erince
sermayesini verip, ticaretine ise sahiplenme yoluna gidilmeyecek.

3. Yetim buluğ çağma ermeden, fırsatı ganimet bilerek menfaatlenme yoluna
gidilmeyecek.

Hadis-i şerifte zikredilen bu üçüncü maddede "... Büyüyecekler diye mallarını israfla

[55]

acele yemeyiniz. Zengin olan çekinsin, yoksul olan da m a Yuf veçhile yesin..."
âyet-i kerimesine işaret vardır. Tefsir âlimleri bu âyet-i kerimede geçen "ma'ruf
veçhile** kelimesinin tefsirinde ve buna bağlı olarak âyetten çıkartılan hüküm
konusunda ihtilafa düşmüşlerdir. Bu görüşleri şu şekilde özetlemek mümkündür.
"Hz. Ömer, îbn Abbas, İbn Cübeyr, Ebü'l Aliye, Ubeyde es-Selmâni, Ebû Vâil,
Mücâhid ve Mukâtü'e göre; fakir veli veya vasi, zarurî ihtiyaç duyduğu miktarı ödünç
olarak yetimin malından alır. Ödünç aldığı miktarı, ödeme gücüne kavuşunca
ödemesinin gerekli olup olmadığı yolunda, bunlar arasında da ihtilâf vardır. Mücâhid,
Saîd b. Cübeyr: Veli ya da vasi, yetimin malından kendi ihtiyacına harcadığı miktar,
bir ödünç mâhiyetinde olduğu için ödeme imkânını bulunca ödemesi gereklidir.
Ayette geçen "Maruf kelimesi ödünce manasınadır, demişlerdir. Ömer (r.a.)'m kavli
de bu merkezdedir. Diğer arkadaşları: Sonradan ödenmesi gerekmez. Veli veya
vasinin yediği miktar, onun bir ücreti mahiyetindedir, demişlerdir, el-Hasan, Şa'bi,
Nahaî ve Katâde böyle hükmedenlerdendir. Şa'bî: Veli veya vasi çok zor durumda
kalmadıkça, yetimin malından hiç bir şey yiyemez. Ama açlıktan murdar hayvan etini
yemeye mecbur kalacağı derecede bir zaruret doğarsa, o zaman yetimin malından
tehlikeyi giderecek miktarda yiyebilir, demiştir.

Ayette geçen "Maruf bîr vecihle yemek" ifadesinin yorumlanması meselesine gelince;
âlimler bu hususta Özetle şu görüşleri ve yorumlan beyan etmişlerdir.



Atâ ve ikrime'ye göre; açlığı giderecek kadar yiyebilir. Avret yerlerini örtecek kadar
giyebilir. el-Hasan da: Yetimin hurmalığmdaki hurmalardan yiyebilir, sağım
hayvanların sütünden içebilir. Fakat yetimin altınından, gümüşünden hiç bir şey
alamaz. Bir şey alırsa derhal iade etmesi gereklidir. Aişe (r.anh) ve ilim ehlinden bir
cemaata göre; "Maruf tan maksad; veli veya vasinin gördüğü hizmet, bakım ve

£561

çalışması nisbetinde bir ücret alabilir.

Bir önceki hadisin şerhinde açıkladığımız gibi, Hanefi alimleri, vasinin, ister zengin,
ister fakir olsun, yetimin malından yiyemiyeceği, hatta borç bile alamıyacağı

görüşündedirler.

9- Yetimlik Ne Zaman Sona Erer