بَابُ لَا يُؤْخَذُ أَحَدٌ بِجَرِيرَةِ أَخِيهِ أَوْ أَبِيهِ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابُ لَا يُؤْخَذُ أَحَدٌ بِجَرِيرَةِ أَخِيهِ أَوْ أَبِيهِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3959 حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ يُونُسَ ، حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ يَعْنِي ابْنَ إِيَادٍ ، حَدَّثَنَا إِيَادٌ ، عَنْ أَبِي رِمْثَةَ ، قَالَ : انْطَلَقْتُ مَعَ أَبِي نَحْوَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، ثُمَّ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، قَالَ لِأَبِي : ابْنُكَ هَذَا ؟ قَالَ : إِي وَرَبِّ الْكَعْبَةِ ، قَالَ : حَقًّا ؟ قَالَ : أَشْهَدُ بِهِ ، قَالَ : فَتَبَسَّمَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ضَاحِكًا مِنْ ثَبْتِ شَبَهِي فِي أَبِي ، وَمِنْ حَلِفِ أَبِي عَلَيَّ ، ثُمَّ قَالَ : أَمَا إِنَّهُ لَا يَجْنِي عَلَيْكَ ، وَلَا تَجْنِي عَلَيْهِ ، وَقَرَأَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : { وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى }

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The tradition mentioned above has also been transmitted by Abu Qilabah through a different chain of narrators on the authority of 'Imran b. Husain to the same effect. But in this version he did not mention He spoke severely of them.

(4495) Ebû Rimse (r.a) den; şöyle demiştir:

Babamla birlikte Rasûlullah sallallâhu aleyhi vesellemin yanma gittik.

Rasûlullah (s.a.v) babama:

"Bu senin oğlun mu?" dedi.

Babam:

"Kabe'nin Rabbine yemin ederim ki evet. Gerçekten (o benim oğlum), ona şehâdet
ederim" dedi.

Rasûlullah (s.a.v) benim babama benzerliğimden ve babamın benim üzerime yemin
etmesinden dolayı güldü. Sonra;

"Şüphesiz o senin suçun sebebiyle muaheze edilmez, sen de onun suçu yüzünden
sorumlu tutulmazsın" buyurdu ve: "Bir günah işleyen, başka birisinin günahını

161

yüklenmez.." ayetini okudu.
Açıklama

Câhiliye döneminde Araplardan birisi bir cinayet işlese, cânînin babası ve kardeşi de o
cinayetten dolayı sorumlu tutulur, tazminata iştirak ederlerdi. Herhalde, bu adetin
tesiri ile olsa gerek ki, Ebû Rimse (r.a) in babası birgün oğlunu elinden tutarak
Rasûlûllah'a gelmiş ve yemin ederek onun kendi oğlu olduğunu ikrar etmiştir.
Maksadı, onun işleyeceği bir cinayetin tazminini yüklenmektir. Rasûlûllah (s.a.v)
adamın bu tavrıma gülmüş ve herkesin kendi yaptığından sorumlu olduğunu, babanın
oğlunun işlediği bir cinayetten, oğulun da babanın işlediği cinayetten dolayı sorumlu
tutulamayacağını söylemiş ve aynı hükmü ifâde ede âyet-i kerimeyi okumuştur.
Sindî bu sözü izah ederken; her birinin cinayetinin kendisine ait olup, başkasına
geçmediğini ve maksadın, günahın geçmeyeceği olduğunu, çünkü baba oğulun
birbirlerinin diyetine iştirak ettiklerini söyler.

Nihâye'de de; buradaki "cinayet"; "günah, suç ve insanların işleyip de kendilerine
dünyada kısas veya âhirette azap icabeden suçlar" şeklinde izah edilmiştir.
Rasûlullah (s.a.v) kişilerin işlediği bir suçun günah ve cezasının sadece kendisine
olduğu, babası ve oğlu bile olsa başka birisinin bu günahın azabına iştirak
etmeyeceğini beyan buyurmuştur. Bu hüküm, uhrevi ceza ve kısaslarla ilgilidir. Diyet
konusu ise biraz daha farklıdır. Çünkü bir müslüman diyeti geektiren bir suç işlediği

m

takdirde âkılesi o diyeti öder. Kişinin akrabası da âkıleye dahildir.

3. İmam (İdareci) Kanı Affetmeyi Tavsiye Eder