بَابٌ فِي أَمَارَاتِ الْمَلَاحِمِ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابٌ فِي أَمَارَاتِ الْمَلَاحِمِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3802 حَدَّثَنَا عَبَّاسٌ الْعَنْبَرِيُّ ، حَدَّثَنَا هَاشِمُ بْنُ الْقَاسِمِ ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ ثَابِتِ بْنِ ثَوْبَانَ ، عَنْ أَبِيهِ ، عَنْ مَكْحُولٍ ، عَنْ جُبَيْرِ بْنِ نُفَيْرٍ ، عَنْ مَالِكِ بْنِ يَخَامِرَ ، عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : عُمْرَانُ بَيْتِ الْمَقْدِسِ خَرَابُ يَثْرِبَ ، وَخَرَابُ يَثْرِبَ خُرُوجُ الْمَلْحَمَةِ ، وَخُرُوجُ الْمَلْحَمَةِ فَتْحُ قُسْطَنْطِينِيَّةَ ، وَفَتْحُ الْقُسْطَنْطِينِيَّةِ خُرُوجُ الدَّجَّالِ ، ثُمَّ ضَرَبَ بِيَدِهِ عَلَى فَخِذِ الَّذِي حَدَّثَهُ ، - أَوْ مَنْكِبِهِ - ثُمَّ قَالَ : إِنَّ هَذَا لَحَقٌّ كَمَا أَنَّكَ هَاهُنَا ، أَوْ كَمَا أَنَّكَ قَاعِدٌ ، يَعْنِي مُعَاذَ بْنَ جَبَلٍ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Messenger of Allah (ﷺ) prohibited eating fanged beasts of prey.

(4294) Muaz İbn Cebel (r.a) Rasûlullah (s.a)'in şöyle buyurduğunu söylemiştir:
"Beytu'I-Makdis"in imarı, Metlinenin harabına, Medine'nin harabı büyük savaşın
çıkışma, büyük savaşın çıkışı İstanbul'un fethine, İstanbul'un fethi de Deccal'in
çıkışma alâmettir."

Sonra Rasûlullah (s. a) eli ile konuştuğu kişinin (Muaz b. Cebel'ın) dizine, veya

191

omuzuna (omuzlarına) , vurdu ve; "Bu (dediklerim) şüphesiz senin burada oluşun

um

gibi - veya senin burada oturduğun gibi - haktır" buyurdu.
Açıklama

Hadisin senedindeki Abdurrahman b. Sabit hakkında olumlu ve olumsuz beyanda
bulunanlar olmuştur. Münziri ise Abdurrahman'in salih ve sika bir şahıs olduğunu
söyler. Bu hadisi şerifte, İslâm dünyasında meydana gelecek bazı olayların, başka
olayların doğmasına sebep ve alamet olduğu ifâde edilmektedir. Ancak bir hâdise
olduktan sonra, meydana gelecek olan diğer hâdisenin öncekinin hemen arkasından
olması şart değildir, iki olay arasında uzun aralıklar olabilir. Hadiste ilk bildirilen
mesele Beyti makdisin yanı mes-cid-i Aksa'nm imarının Medine-i münevverenin
tahribatına sebep olacağıdır. Aliyyü'l-Kari bu cümleyi "Beyt-i maksidin imarı,
Medine'nin harabı vaktinde olacaktır." şeklinde izah etmiştir. Beyti makdisin imarının,



kafirlerin istilası ile olacağı da söylenmektedir.

El-Erdebili, el-ezhar'da şöyle demektedir: "Bazı sarihler, beyti makdisin imarından
maksadın, harabından sonraki imarı olduğunu söylerler. Çünkü beytü'l - Makdis ahir
zamanda harab olacak sonra onu kafirler imar edeceklerdir. Gerçek olan ise, imardan
maksadın, oranın tam olarak imar edilmesidir...."

Hadiste daha sonra Medine'nin harabının büyük savaşın çıkışma alamet olduğu
bildirilmektedir. İbn Melek, bu savaşın Şamlılarla Rumlar arasındaki savaş olduğunu
söyler. Avnü'l-ma'bud'da ise Moğollarla Şamlılar arasındaki savaşın olduğu söylenir.
Aliyyü'l-Kari'de, îbn Melek'in fikrini benimser. Anılan bu savaş İstanbul'un fethine,
İstanbul'un fethi ise Deccarin çıkışma işarettir. Bezlü'l-Mechud'da İstanbulini
fethinden maksadın, orasının Mehdi tarafından fethi olduğunu söyler. Şüphesiz bu
görüşler birer tevildir. Belirli bir nassa dayanmamaktadır. Onun için bu tevillere kesin
gözüyle bakmak mümkün değildir. Doğru olabileceği gibi hatalı olma ihtimali de



vardır.

4. Savaşların Arka Arkaya Çıkması