بَابٌ فِي أَكْلِ حَشَرَاتِ الْأَرْضِ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابٌ فِي أَكْلِ حَشَرَاتِ الْأَرْضِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3359 حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ ، حَدَّثَنَا غَالِبُ بْنُ حَجْرَةَ ، حَدَّثَنِي مِلْقَامُ بْنُ التَّلِبِّ ، عَنْ أَبِيهِ ، قَالَ : صَحِبْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَلَمْ أَسْمَعْ لِحَشَرَةِ الْأَرْضِ تَحْرِيمًا

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

Which of them is better? He replied: Soft and white kind of wheat. So he forbade him from it and said: I heard the Messenger of Allah (sawa) say, when he was asked about buying dry dates for fresh. The Messenger of Allah (sawa) said: Are fresh dates diminished when they become dry? The (the people) replied: Yes. So the Messenger of Allah (ﷺ) forbade that.

Abu Dawud said: A similar tradition has also been transmitted by Isma'il b. Umayyah.

(3798) (Milkâm b. Telibb'in) babasından rivayet olunmuştur; dedi ki:
Ben Peygamber (s.a) ile (uzun süre) birlikte bulundum. (Ondan) küçük canlıların

[1481

haram olduğuna dair (hiçbir söz) duymadım.



: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3360 حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ خَالِدٍ الْكَلْبِيُّ أَبُو ثَوْرٍ ، حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ مَنْصُورٍ ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ مُحَمَّدٍ ، عَنْ عِيسَى بْنِ نُمَيْلَةَ ، عَنْ أَبِيهِ ، قَالَ : كُنْتُ عِنْدَ ابْنِ عُمَرَ فَسُئِلَ عَنْ أَكْلِ الْقُنْفُذِ ، فَتَلَا { قُلْ لَا أَجِدُ فِيمَا أُوحِيَ إِلَيَّ مُحَرَّمًا } الْآيَةَ ، قَالَ : قَالَ شَيْخٌ عِنْدَهُ : سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ يَقُولُ : ذُكِرَ عِنْدَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ خَبِيثَةٌ مِنَ الْخَبَائِثِ فَقَالَ ابْنُ عُمَرَ : إِنْ كَانَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ هَذَا فَهُوَ كَمَا قَالَ مَا لَمْ نَدْرِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

The Messenger of Allah (ﷺ) forbade to sell fresh dates for dry dates when payment is made at a later date.

Abu Dawud said: The tradition mentioned above has also been transmitted by Sa'd (b. Abi Waqqas) from the Prophet (ﷺ) through a different chain of narrators in a similar way.

(3799) (İsa b. Nümeyle'nin) babasından rivayet olunmuştur; dedi ki:

Bir gün ben İbn Ömer'in yanında iken, kendisine kirpi (eti) yeme(nin hükmü) soruldu

da (bu soruya cevap olmak üzere);

"De ki: Bana vahyolunanda (bu haram dediklerinizi) yiyen kimse için haram edilmiş

[1491

bir şey bulamıyorum.." (mealindeki) âyeti okudu. (Orada İbn Ömer'in) yanında
(bulunan) yaşlı bir zat şöyle dedi:
(Ama) ben Ebû Hureyre'yi:

Peygamber (s.a)'in yanında kirpiden söz edildi de (Hz. Peygamber): "O pis
hayvanlardan biridir" buyurdu, derken işittim.

Bunun üzerine İbn Ömer; "Eğer Rasûlullah (s. a) bunu söylemişse o (kirpi) onun dediği

Lİ501

gibidir; demek ben bilmiyormuşum" dedi.
Açıklama

Haşere: Tarla faresi, keler, kirpi gibi yerde yaşayan, küçük hayvanlardır.

Hattâbî'nin dediği gibi; 3798 numaralı hadis, haşereleri yemenin helâl olduğuna

delâlet etmez. Çünkü Telibb'in Hz. Peygamber'den haşerelerin haram olduğuna dair

bir söz duymamış olması başkasının da duymamış olmasını gerektirmez.

Bir başka ifadeyle, haşerelerin haram olduğunu Hz. Peygamber'den Telib duymamış

olabilir ama bunu başkaları duymuştur. Nitekim 3799 numaralı hadis-i şerifte ifade

edildiği üzere, Ebû Hureyre Hz. Peygamber'i haşereden olan kirpinin pis olduğunu

söylerken işittiğini haber vermiştir. Pis olan hayvanları ise İslâmiyet haram kılmıştır.

Ü5U

Bu bakımdan 3799 numaralı hadis-i şerif, kirpinin haram olduğunu söyleyen
İmam Ebû Hanîfe ile İmam Mâlikin delilidir. Şâfiîlere göre ise kirpi eti helâldir.
İlim adamları, eşyada asi olanın helâl mı yoksa haram mı olduğunda ihtilâfa
düşmüşlerdir. Bazılarına göre eşyada ası! olan helâldir, bazılarına göre de haramdır.
Bazılarına göre de, "Eşyada asıl olanın helâl ya da haram olduğunu söylemek doğru
değildir. Çünkü eşyanın bir kısmı helâl, bir kısmı da haramdır. Ancak biz hangisinin
haram hangisinin helâl olduğunu bilemeyiz. Ancak delille bilebiliriz."
Ulema helâlin sınırlarını tesbit konusunda ihtilâfa düşmüşlerdir. İmam Mâlik ile İmam
Şafiî'ye göre, haram olduğuna dair bir delil bulunmayan her şey helâldir. İmam Ebû
Hanîfe'ye göre ise, helâl olduğuna dair delil bulunan herşey helâldir. Hakkında haram
veya helâl olduğuna dair şer'î bir açıklama bulunmayan şeyler ise İmam Malik ile
Şafiî'ye göre affedilmişlerdir ve dolayısıyle helâl kılınmışlardır. Delilleri yukarıda
mealini sunduğumuz En'-âm sûresinin 145. âyet-i kerimesidir. İmam Ebû Hanîfe'ye

£1521

göre hakkında nass bulunmayan şeylerin hepsi helâl değildir.

Bezlü'l-Mechûd yazarının açıklamasına göre, haram sadece Kur'an-ı Kerim'de
açıklanan haramlardan ibaret değildir. Bunlara yüce Allah'ın Kur'an-ı Kerim'in dışında
Rasûlüne bildirdiği yani vahiy mahsulü olan hadislerde açıklanan haramları da ilâve
etmek icab eder. "Bana vahy olundu..." âyet-i kerimesinde kastedilen de budur.
Bu mevzuda İbn Nüceym şöyle diyor:

"İmam Şafiî'ye göre eşyada asi olan mübahlıktır. Binaenaleyh bir şeyin haram
olduğuna dair şer'î bir delil bulunmadıkça o şeyin helâl olduğuna hükmedilir. İmam



Şafiî'nin açıklamasına göre, İmam Ebû Hanîfe'ye göre eşyada asi olan haramlıktır.
Binaenaleyh bir şeyin helâl olduğuna dair şer'î bir delil bulunmadıkça o şeyin haram

£1531

olduğuna hükmedilir."

el-Bedâyiu'l-Muhtâr isimli eserde de şöyle deniyor: "Şeriî hükümler gelmeden önce
insanların fiilleri hakkında bir hüküm verilemez, verilse de geçersizdir ve bâtıldır. Her
ne kadar Allah'ın insanların fiilleriyle ilgili hükmü ezelî ise de Allah peygamberlerini
göndermedikçe bu hükmünü insanların fiillerine taalluk ettirmemiş. Çünkü insanlar
kendilerine bir peygamber gönderilmedikçe fiillerinden sorumlu sayamadıklarından,
Allah'ın bu ezelî hükmünün insanların fiillerine taalluk etmesinde bir mana yoktur."
îbn.Nüceym, Menâr üzerine yazmış olduğu şerhte de şöyle diyor: "Hanefılerden
bazılarına göre de eşyada asi olan mübahlıktır. Ebu'l-Hasen el-Kerhî bunlardandır.
Hadis ehlinden bir kısmına göre ise eşyada asi olan ha-ramlıktır. Bizim mezhebimize
göre eşyada asi olan, hakkında şer'î bir hüküm gelinceye kadar beklemek, yani haram

£1541

veya helâl olduğuna dair kesin bir hüküm vermemektir."

Hanefî fakihlerinden el-Merginânî de el-Hidâye isimli eserinde talâk bölümünün "el-

£155]

hidad" babında, eşyada asi olanın mübahlık olduğunu söylemiştir.
Şevkânî bu mevzudaki görüşleri özetlerken şöyle diyor:

"Hulasa, bir delil olmadıkça eşya hakkında hüküm verilemez. Binaenaleyh bir şeyin
helâl olduğuna dair şer'î bir delil bulunmadıkça onun haram olduğuna hükmedilir.
Cumhur ulemanın görüşü budur.

Şâfıîlerden bir cemaate ve bazı fıkıh âlimlerine göre ise, eşyada asıl olan ibâhedir.
Muhammed b. Abdillah b. Abdilhakem de bu görüştedir. Müte-ahhirîn ulemasından

£1561

bazıları cumhur ulemanın da bu görüşte olduğunu söylemişlerdir."
Hanefî mezhebine giren hayvanlar üç kısma ayrılır:

1- Kanı olmayan haşereler: Çekirge, arı, sinek, örümcek, akrep gibi böceklerdir.
Çekirgenin dışında bunların hepsi haramdır. Çünkü bu böceklerin hepsi de pistir.
İnsan tabiatı onlardan tiksinir. Ancak bunlardan çekirge, "Bize iki ölü helâl

£157]

kılındı" hadisiyle bu hükmün dışında bırakılmıştır.

2- Akan kanı olmayan hayvanlar: Yılan, zehirli keler, fare, kene, kirpi, keler, tarla
faresi gibi haşerelerdir. Bunların haramlığmda ihtilâf yoktur. Ancak keler hakkında
ihtilâf vardır. Nitekim 3793-3796 numaralı hadislerin şerhinde açıklandı.

3- Akan kanı olan hayvanlar. Bunlar da ikiye ayrılırlar:

a) Yırtıcı olmayan ehlî hayvanlar: Katır, eşek, at, deve, sığır ve koyun gibi. Bunlardan
katır ile eşek etinin haram olduğu ulemanın tamamına yakın bir kısmı tarafından kabul
edilmekle beraber, sadece Beşîr el-Medisi bunların etini yemekte bir sakınca
olmadığım söylemiştir. At eti ise Ebû Hanîfe ile Ebû Yusuf a göre mekruh, İmam
Muhammed ile İmam Şafiî'ye göre helâldir. Bu konuyu 3788-3790 numaralı hadislerin
şerhinde açıklamıştık.

b) Yırtıcı olmayan vahşi hayvanlar: Geyik, ceylan, yaban öküzü, yaban eşeği, yaban
devesi gibi hayvanlardır ki bunların etinin helâl olduğunda bütün müslümanlar ittifak
etmişlerdir.

Bu üçüncü gruba giren hayvanların bir de yırtıcı olanları ile kuş cinsinden olanları



vardır. Yırtıcı hayvanlar da ehli ve vahşi olmak üzere ikiye ayrılırlar:

1- Ehli hayvanlardan olanlar: Köpek, kedi gibi yırtıcı olanlardır.

2- Vahşi olanlar: Kurt, aslan, kaplan, sırtlan, pars, yaban kedisi, sincap, samur, ayı, fil,
maymun gibi, avlarını köpek dişleriyle parçalayan ve kendilerini savunan
hayvanlardır. Tilki ile sırtlanın dışında bu hayvanların tümünün etlerinin haram
olduğunda ittifak vardır.

Tilki ile sırtlan ise İmam Şafiî'ye göre helâldir.

Kuşlara gelince; bunlardan avını pençesi ile yakalayan doğan, atmaca, şahin, çaylak,
karga, gibileri haramdır. Tırnaklı olduğu halde bunlarla hayvanları avlamayan ise
helaldir; güvercin gibi.

Tavuk, kaz, ördek, hindi gibi kuş cinsinden olan kümes hayvanlarının etlerinin helâl

olduğunda ise ittifak vardır.

Bu mevzuda Ömer Nasuhi Bilmen şöyle diyor:

"Tabiatında vahşet ise denâet olmayan ve tab'an iğrenç görülmeyen hayvanların etleri
-şeraiti dairesinde- helâldir, yiyilebilir. Tavuk, kaz, ördek, zu-rafa, deve kuşu,
bağırtlan kuşu, güvercin, bıldırcın, koyun, keçi, deve, sığırcık kuşlarını yemekte beis
görülmemiştir.

Yarasanın yiyilip yiyilmediğinde haram veya mekruh olup olmamasında ihtilâf vardır.
Hüdhüdü yemek mekruh görülmüştür. Saksağan, kumru, bülbül, keklik kuşlarının
etleri esasen helâldir. Ancak bunların etlerini yiyenlere bir âfet isabet edeceğine dair
insanlar arasında bir kanaat mevcut olduğundan bunları yemek müstahsen
görülmemiştir.

Şâfıîlerce kırlangıç, tavus, hüdhüd, papağan kuşlarının etleri haramdır. Martı ve

Lİ581

balıkçıl kuşları ise helâldir."

30. (Kitap Ve Sünnette) Haram Olduğuna Dair Bir Açıklama Bulunmayan
Şeylerin Hükmü