هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
86 حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى ، حَدَّثَنَا ابْنُ عَيَّاشٍ ، عَنْ حَبِيبِ بْنِ صَالِحٍ ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ شُرَيْحٍ الْحَضْرَمِيِّ ، عَنْ أَبِي حَيٍّ الْمُؤَذِّنِ ، عَنْ ثَوْبَانَ ، قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : ثَلَاثٌ لَا يَحِلُّ لِأَحَدٍ أَنْ يَفْعَلَهُنَّ : لَا يَؤُمُّ رَجُلٌ قَوْمًا فَيَخُصُّ نَفْسَهُ بِالدُّعَاءِ دُونَهُمْ ، فَإِنْ فَعَلَ فَقَدْ خَانَهُمْ ، وَلَا يَنْظُرُ فِي قَعْرِ بَيْتٍ قَبْلَ أَنْ يَسْتَأْذِنَ ، فَإِنْ فَعَلَ فَقَدْ دَخَلَ ، وَلَا يُصَلِّي وَهُوَ حَقِنٌ حَتَّى يَتَخَفَّفَ
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 
86 حدثنا محمد بن عيسى ، حدثنا ابن عياش ، عن حبيب بن صالح ، عن يزيد بن شريح الحضرمي ، عن أبي حي المؤذن ، عن ثوبان ، قال : قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : ثلاث لا يحل لأحد أن يفعلهن : لا يؤم رجل قوما فيخص نفسه بالدعاء دونهم ، فإن فعل فقد خانهم ، ولا ينظر في قعر بيت قبل أن يستأذن ، فإن فعل فقد دخل ، ولا يصلي وهو حقن حتى يتخفف
هذه الخدمةُ تعملُ بصورةٍ آليةٍ، وهي قيدُ الضبطِ والتطوير، 

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير، 

Narrated Thawban:

The Messenger of Allah (ﷺ) said: Three things one is not allowed to do: supplicating Allah specifically for himself and ignoring others while leading people in prayer; if he did so, he deceived them; looking inside a house before taking permission: if he did so, it is as if he entered the house, saying prayer while one is feeling the call of nature until one eases oneself.

(90).Sevbân (r.a.)'m rivayet ettiğine göre; Resulüllah (s. a.) şöyle buyurmuştur.



"Yapılması hiç kimseye helal olmayan üç şey vardır:

Bir topluluğa imam olan kimse sadece kendisi için dua edip de onlara dua etmemezlik
yapmasın. O takdirde o topluma ihanet etmiş olur.Kişi izin almaksızın bir evin içine
bakamaz, eğer bakarsa o eve (izinsiz) girmiş gibi olur. Kişi yükünü hafıfletmedikçe

r4281 r4291

sıkışmış olduğu halde namaz kılamaz."
Açıklama

İslâmda cemaatle namaz kılmanın temelinde birlik beraberlik ruhu vardır. Bu ruh
içerisinde cemaata imam olan kişinin, cemaati ayırarak enâniyet duyguları içerisinde
yalnız kendisine duâ edemeyeceği aksi halde cemaatle kılman namazın gayesine ters
düşeceği aşikârdır. Bunun için bir kimsenin bir topluluğa imam olup da cemaati
yaptığı duaların dışında bırakması hadis-i şerife göre uygun değildir. Ancak bu durum
açıktan yapılan dualarda söz konusudur. Yoksa gizli yapıan dualarda söz konusu
değildir. Çünkü açıktan yapılan dualarda cemaat imamın sesine, gizli yapılan dualarda
da kalbinin sesine kulak vermekle memurdur. Nitekim Resul-i Ekrem (s. a.) Efendimiz
namaza başlarken kendisi için şöyle duâ etmiştir:

"Ey Allah'ım hatalarımı benden doğu ile batı arasındaki mesafe kadar uzak kıl. Ey
Allahım beyaz elbisenin kirli paslı(elbise)den ayıklandığı gibi beni de günahlarımdan

14301

pâk eyle. Ey Allah'ım beni (katında bulunan mânevi) kar, su ve dolu ile yıka"

Rükû ile secdede yaptığı duası ile iki secde arasında yaptığı duası ve namazın

sonunda yaptığı duaları buna örnek gösterilebilir.

Bazıları bu mevzuda çeşitli görüşler ileri sürmüşlerse de işin esası şudur: İmanın bütün
müslümanları kapsaması gereken duası açıktan yaptığı duadır. Bir de imamı hâin
duruma düşüren duâ, bedevi arabm "Ey Allahım bana, bir.de Muhammed'e (s.a.)
merhamet et, bizimle birlikte başkasına merhamet etme!" duasına benzeyenlerdir,
Duaların bütün mü'minleri kapsar mâhiyette olması duâmn âdabmdandır.
Burada imamın zikredilişi, bu görevin sadece imama ait olduğundan değildir. Belki
umumiyetle toplu dualarda imâmın bulunuşundandır. Yoksa cemaat de namazdan
sonraki dualarında mü'min kardeşlerini duadan unutmamalıdır. Her ne kadar gizli
yapılan dualarda sadece kendisine duâ etmesi caizse de, namazların toplu halde
kılmışının hikmeti, elde edilen feyz ve bereketin dualar vasıtasıyla mü'min kardeşlere
de taşmasıdır.

Hadis-i şerifte üzerinde durulan diğer mühim bir mesele de içeri girmek için izin
verilmeden kapı aralarmdan veya benzeri yerlerden evin içine göz atmaktır. Bu
davranış hüküm bakımından aynen izinsiz bir eve girip mü'-minlerin mahrem işlerine,
araştırılması haram olan sırlarına muttali olmak gibidir. Aslında izin istemekden
maksat, bu yasaktan sakınmaktır. Binaenaleyh bu yasağı işleyen kimse de mü'min
kardeşinin namusuna saygısızlık ve ihanet etmiş olur.

Hadis-i şerifte üzerinde durulan üçüncü husus da sıkışık abdestle namaz kılmanın
doğru olmayışıdır. Bilindiği gibi namaz kılan kimse münacât halindedir. Cenab-ı
Hakk'a yakındır. Eğer namazı sıkışmış halde kılarsa, bu sıkışıklık kendisini namazda
hissedilecek huşûdan mahrum edeceği için nefsine ihanet etmiş olur.
Evlere girmek için izin istemenin namazla beraber zikredilmesinin hikmeti, kul
hakkıyla Allah hakkının birlikte hatırlatılmasıdır.



Bir kimse kul hakkına dikkat ederse, Allah'ın hakkına kesinlikle Rikkat edeceğinden
burada kul hakkıyla ilgili olan izin isteme mevzuu özellikle zikredilmiştir.
Hanefî ulemâsından Aynî'nin açıklamasına göre bu hadis-i şerifte geçen üç yasaktan
birincisinin hükmü, tenzihen mekruh, ikincisinin hükmü tahrimen mekruhtur. Üçüncü
yasak ise, insanlara cenâb-ı peygamberin şefkat ve merhametindendir. Buna şefkat
yasağı denilir. Çünkü insan namazı sıkışıkken kılsa namazı sahihtir, ama o kişi nefsine
zulmetmiştir. Nitekim 88 ve 89 numaralı hadislerin şerhinde bu konuyu açıklamıştık.
"Bu işlerden birini yapmak helâl olmaz" sözü, bu üç işten şiddetle sakınmanın

[431]

lüzumunu ifâde eder.
Bazı Hükümler

1. İmamın sadece kendisine duâ etmesi mekruhtur. Eğer böyle yaparsa cemaate jhânet
etmiş olur.

2. Girmek için izin almadan başkasına ait evin içine göz atmak tıaramdır.

3. Sıkışan kimse yükünü atmadan namaza girmemelidir.

4. Toplumda görev üstlenen kişinin toplumu ihmal ederek kendi menfaatine hareket
etmemesi gerekir.