بَابُ النَّهْيِ عَنِ الْجِدَالِ فِي الْقُرْآنِ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابُ النَّهْيِ عَنِ الْجِدَالِ فِي الْقُرْآنِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

4050 حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ يَعْنِي ابْنَ هَارُونَ ، أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرٍو ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ : الْمِرَاءُ فِي الْقُرْآنِ كُفْرٌ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

It is forbidden to use purple saddle-clothes.

(4603) Ebu Hureyre (r.a.)'den (rivayet edildiğine göre) Peygamber (s.a.):
"Kur'ân-ı Kerim hakkında (şahsi kanaate dayanarak) münakaşa etmek küfürdür."
1591

buyurmuştur.



Açıklama



Bu hadis-i şerif hakkında Hattabi (r.a.) şu açıklamayı yapıyor: İslam alimleri bu
hadisin açıklanmasında farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.

Bazılarına göre metinde geçen "el-Mirâü" kelimesi "... Bu (Kur'ân)dan hiç kuşkun
[60]

olmasın..." âyet-i kerimesinde olduğu gibi, şüphe, kuşku manasında kullanılmıştır.
Bu ihtimale göre hadisin manası şöyle otur: "Kur'ân-ı Kerim'den şüphe etmek
küfürdür."

Bu kelime münakaşa, tartışma anlamına da gelir. Bu ihtimale göre hadisin manası
şöyle olur: "Kur'ân-ı Kerim hakkında münakaşaya girmek küfürdür." Söz konusu
kelimenin münakaşa anlamıyla kullanıldığı kabul edilirse, burada yasaklanan
münakaşanın nasıl olduğu hususu da ihtilaf konusu olmuştur. Bazılarına göre hadis-i
şerifte yasaklanan münakaşadan maksat Kur'an-ı Kerimin kıraat şekilleri üzerinde
keyfi olarak bilgisizce girişilip de Hz. Peygamberden gelen rivayet şekillerini inkâra
varan münakaşalardır. Oysa, Hz. Peygamberin haber verdiğine göre Kur'arı-ı Kerim
yedi kıraat şekli üzerine inmiştir. Hepsi de haktır. Safı ve kâfidir. Bunlardan birini
inkar etmek küfürdür.

Bazılarına göre de hadis-i şerifte yasaklanan münakaşadan maksat, kelam ulemasının
üzerinde durduğu kaza ve kader gibi mahiyeti bir sır olmaktan çıkmayan mevzuları
ihtiva eden ayetler üzerinde yapılan münakaşalardır. Helal, haram, emir, nehy gibi
hususları ihtiva eden ayetler üzerinde yapılan münakaşalar değildir. Çünkü sahabe-i
kiram bu gibi mevzulara dalmışlar ve bu araştırmaları neticesinde aralarında çıkan
'fikir ayrılıklarım da Kur'an-ı Kerim ve sünnetin ışığında çözmeye çalışmışlardır.
Nitekim Allahü Teâlâ Hazretleri de: "... Eğer herhangi bîr şeyde anlaşmazlığa

m

düşerseniz onu AİJah'a ve rasülüne görürünüz..." buyurarak, bu mevzuda çıkan

[62]

ihtilafları Kur'an-ı Kerim ve sünnetin rehberliğinde çözmeyi emir buyurmuştur."
Fakat Kur'an-ı Kerim'in ve sünnetin rehberliğine ihtiyaç duyulmaksı-zm yapılan
Kur'an-ı Kerim hakkındaki münakaşalar sahibi her zaman İs-lamm bir rüknünü küfre
götürebileceği için yasaklanmıştır.

Nitekim diğer bir hadis-i şerifte de "Kur'ân-ı Kerim hakkında kendi şahsi görüşü ile

[63]

konuşan kimse bu cehennemden yerini hazırlasın." buyurulmuştur.

Bir gün Hz. Ebu Bekir'e Abese suresinin 31. ayetinin manası sorulduğunda "Allah'ın

Kitabına dair birşeyi kendi fikrime göre tefsir edersem veya bilmediğim halde

konuşursam hangi yer beni üzerinde taşır ve hangi sema beni gölgelendirir" demiştir.

[64]

Bu mevzuda Hafız İbn Kayyım de şöyle diyor: Rasûlullah (s. a.) bu mevzuda
"Kalpleriniz, Kur'an-ı Kerimle kaynaştığı sürece onu okuyunuz. Fakat onun hakkında

£651

ihtilâfa düştüğünüz zaman kalk (ip dağıl)mız." buyurmuştur. Bir başka hadis-i

£661

şerifinde ise "İnsanların Allah'a en sevimsiz olanı hasımlıkta en ileri gidendir."
buyurmuştur. Diğer bir rivayette açıklandığına göre Peygamber (s. a.) "Hiçbir kavim,
hidayete erdikten sonra (batılı hak ve hakkı batıl göstermek üzere) münakaşaya
girerek sapıklığa düşmemiştir." buyurmuş ve sonra (Zuh-ruf suresinin) "Bunu sadece



tartışma için ortaya attılar. Doğrusu onlar kavgacı bir toplumdur" (mealindeki 58.),

£621

ayeti (ni) okumuştur.



5. Sünnete Sarılmanın Lüzumu