بَابُ مَا جَاءَ فِي الشَّعَرِ

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

بَابُ مَا جَاءَ فِي الشَّعَرِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3708 حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْ لَمَةَ ، وَمُحَمَّدُ بْنُ سُلَيْمَانَ الْأَنْبَارِيُّ ، قَالَا : حَدَّثَنَا وَكِيعٌ ، عَنْ سُفْيَانَ ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ ، عَنِ الْبَرَاءِ ، قَالَ : مَا رَأَيْتُ مِنْ ذِي لِمَّةٍ أَحْسَنَ فِي حُلَّةٍ حَمْرَاءَ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ زَادَ مُحَمَّدُ بْنُ سُلَيْمَانَ : لَهُ شَعْرٌ يَضْرِبُ مَنْكِبَيْهِ قَالَ أَبُو دَاوُدَ : كَذَا رَوَاهُ إِسْرَائِيلُ ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ ، قَالَ : يَضْرِبُ مَنْكِبَيْهِ ، وَقَالَ شُعْبَةُ : يَبْلُغُ شَحْمَةَ أُذُنَيْهِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

Safiyyah, daughter of Atiyyah, said: I entered upon Aisha with some women of AbdulQays, and asked her about mixing dried dates and raisins (for drink). She replied: I used to take a handful of dried dates and a handful or raisins and put them in a vessel, and then crush them (and soak in water). Then I would give it to the Prophet (ﷺ) to drink.

(4183) El- Berâ (r.a)'m şöyle dediği rivayet edilmiştir. Kırmızı elbise içinde saçları

boynuna dökülenler içinde Rasûlullah (s.a)'den daha güzel birini görmedim.

Râvî Muhammed b. Süleyman buna "onun omuzlarını döven saçı vardı" sözünü ilâve

etmiştir.

Ebâ Davûd derki; Bunu israil'de Ishâk'clan rivayet elti ve "saçı omuzlarını döverdi"

Iİ51

dedi. Şube ise "Kulaklarının yumuşağına kadar varırdı" dedi.



Açıklama



Hadis'in Müslîm ve Tırmizi'deki rivayetlerindePeygamber (s. a) Efendimiz'in
saçlarının uzunluğuna delâlet eden bu ifâdelerin yanı şıra, onun omuzlarının geniş,
boyunun da orta olduğuna işaret edilmiştir. İbn Mâce'nin rivayetin ise "kırmızı elbise
içinde, taranma yönünden, Rasûlullah'dan daha güzel birisini görmedim." şeklindedir.
Bu hadisden Peygamber (s.a) Efendimizin saçlarının kulakları ile omuzlan arasına
kadar uzandığı anlaşılmakladır. Oysa hadisin bazı rivayetlerinde ve bundan sonra
gelecek olan hadislerde, kulak yumuşağına, kulağının yansına veya omuzlara kadar
vardığı belirtilmektedir.

Nevevî'nin belirttiğine göre hadisler arasındaki bu farklılıklar Rasûlullah efendimizin
saçlarının değişik zamanlarda değişik uzunlukta oluşudur. Yani saçları uzadığı zaman
omuzlarına doğru sarkardı kısalttığında da kulak yumuşağına veya kulağının yarısına
kadar varırdı. Değişik durumlardaki görünüşü farklı rivayetlerin gelişine sebep
olmuştur.

Peygamber Efendimiz'in saçlarının her zaman aynı düzeyde olmayışı saç şeklinin,
uyulacak bir sünnet olmadığına delâlet eder. Kanaatimizce saç konusunda dikkat
edilecek nokta toplumun yadırganmayacağı ve kişiye yakışan bir saç şeklinin
benimsenmesidir. Yalnız gayri müsümlerin modellerine benzemek için saçlara onlar

[561

gibi şekil vermek de doğru değildir.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3709 حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ عُمَرَ ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ ، عَنِ الْبَرَاءِ ، قَالَ : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَهُ شَعْرٌ يَبْلُغُ شَحْمَةَ أُذُنَيْهِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

I am afraid it may not be muzza from which(the people of) ‘Abd al-Qais were prohibited. I asked Qatadah : What is muzza’? He replied: Drink of dates made in a green jar and vessels smeared with pitch.

(4184) Bera (r.a) şöyle demiştir. Rasûiullah (s.a)'in kulaklarının yumuşağına varan

[571

saçı vardı.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3710 حَدَّثَنَا مَخْلَدُ بْنُ خَالِدٍ ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ ، أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ ، عَنْ ثَابِتٍ ، عَنْ أَنَسٍ ، قَالَ : كَانَ شَعْرُ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِلَى شَحْمَةِ أُذُنَيْهِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

We came to the Prophet (ﷺ) and said to him: Messenger of Allah, you know who we are, from where we are and to whom we have come. He said: To Allah and His Apostle. We said: Messenger of Allah, we have grapes; what should we do with them? He said: Make them raisins. We then asked: What should we do with raisins? He replied: Steep them in the morning and drink in the evening, and steep them in the evening and drink in the morning. Steep them in skin vessels and do not steep them in earthen jar, for it it is delayed in pressing, it becomes vinegar.

(4185) Enes (r.a)'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasûlullah (s.a)'in saçı

£581

kulaklarının yumuşağına kadardı.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3711 حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ ، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ ، أَخْبَرَنَا حُمَيْدٌ ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ ، قَالَ : كَانَ شَعْرُ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِلَى أَنْصَافِ أُذُنَيْهِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

Dates were steeped for the Apostel of Allah (ﷺ) in skin which was tied up at the top and had a mouth. What was steeped in the morning he would drink in the evening and what was steeped in the evening he would drink in the morning.

(4186) Enes b. Malık (r.a) demiştir ki:

£591

Rasûlullah (s.a)'in saçı kulaklarının yansına kadardı.

: : هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،   

3712 حَدَّثَنَا ابْنُ نُفَيْلٍ ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ أَبِي الزِّنَادِ ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ ، عَنْ أَبِيهِ ، عَنْ عَائِشَةَ ، قَالَتْ : كَانَ شَعْرُ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَوْقَ الْوَفْرَةِ ، وَدُونَ الْجُمَّةِ

: هذه القراءةُ حاسوبية، وما زالت قيدُ الضبطِ والتطوير،  

Amrah said on the authority of Aisha that she would steep dates for the Messenger of Allah (ﷺ) in the morning. When the evening came, he took his dinner and drank it after his dinner. If anything remained, she poured it out. She then would steep for him at night. When the morning came, he took his morning meal and drank it after his morning meal. She said: The skin vessel was washed in the morning and in the evening. My father (Hayyan) said to her: Twice a day? She said: Yes.

(4187) Aişe (r.anha) şöyle demiştir. "Rasûlullah (s.a)'in saçı vefreden daha fazla

[601 1611
cümmeden kısa idi. (kulak yumuşağı ile omuzlan arasında îdi)

Açıklama

Tirmizî bu son hadis için "basen garip sahihtir" der.

Hadîsin Tirmizî'deki rivayetinde; Hz. Aişe Peygamber (s.a) Efendimizle kendisinin
aynı kaptan yıkandıklarını da ilâve etmiştir. Ayrıca Tirmizî'nin rivayeti bunun tam
aksine "Cümmenin üstünde vefrenin altında idi" şeklindedir.

Avnü'l-Mabud'da, Tirmizî ile Ebû Davud'un rivayetleri arasındaki fark konusunda
şöyle denilmektedir. "Tirmizî'nin rivayetinden maksat saçın ulaştığı yere nisbetledir.
Yani Rasûlullah (s. a). 'in saçı cümme'nin üstünde ve vefrenin de aşağısında idi. Ebû
Davud'un rivayeti ise saçın uzunluk ve kısalığına nisbetledir. Yani Efendimiz'in saçı
Vefreden uzun cümmeden kısadır. Bu durumda rivayetler arasında bir çelişki olmadığı



ortaya çıkmış oluyor."

Metni terceme ederken Vefre ve cümme kelimelerini aynen aktardık.
Vefre: Kulak yumuşağına ulaşan saç demektir.

Cümme: Omuzlara kadar varan saça denilir. İkisinin arasındaki saçı da lemme denilir.
Bu babın ilk hadisinin izahı esnasında da belirttiğimiz gibi Peygamber Efendimiz'in
saçının, kulağının yansına kulak yumuşağına, omuzuna ve omuz ile kulak yumuşağı
arasına kadar olduğu görülmüştür. Bu, efendimizin saçlarının değişik halleri ve

£621

değişik zamanlar ile ilgilidir.

10. Saçın Ayrılması Konusundaki Hadisler